| Muhbirimin söylediğine göre, Peynir soyulduğunu ancak iki hafta sonra fark etmiş. | Open Subtitles | ثم مُخبري أخبرنى شيز) لم يعلم حتى انه) سُرق إلا بعد إسبوعين |
| Yolda Times okurken Charilaos'un şirketinin soyulduğunu... kendisinin de öldürüldüğünü öğrendim. | Open Subtitles | وفى القطار, قرأت فى جريدة التايمز, ان مركز شاريلاوس التجارى... قد قد سُرق, وهو قد قُتل . |
| Bayan King, polise verdiği ilk ifadesinde soyulduğunu söylemiş, tecavüz edildiğini değil. | Open Subtitles | السيدة كينغ في بيان للشرطة أولاً كان ذلك أنها سُرقت ولم تتعرض للأغتصاب.. |
| Gece yarısına doğru polis beni uyandırıp dükkânın soyulduğunu üç kişinin öldürüldüğünü söyledi. | Open Subtitles | مع حلول منتصف الليل، أيقظتني الشرطة قائلين أن المكان سُرِق |
| Bize evde olmadığı süre içinde soyulduğunu söyledi. | Open Subtitles | وأخبرنا أنه أثناء غيابه، تعرضّت شقته للسرقة |
| DROM'un çoktan soyulduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول ان مركز عمليات ايست رثرفورد تمت سرقته. |
| Birini soymama yardım etmeni istiyorum iş işten geçene kadar onun soyulduğunu bilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أريدك ان تساعدني في سرقة أحد ولا أريده أن يعرف بأنه تم سرقته إلا بعد فوات الآوان. |
| Şerif uyanınca ona arabanın soyulduğunu söyle. | Open Subtitles | عندما يستيقظ المأمور أخبرية بأن الحافلة تعرضت للسطو |
| Polis memuruyuz. Beyefendi ve hanımefendi, evinizin soyulduğunu üzülerek söylemek zorundayım. | Open Subtitles | يجب أن أبلغكم أنكم سُرقتوا |
| Remy, Peynir'in soyulduğunu daha kendisinin haberi bile yokken biliyordu yani? | Open Subtitles | (إذا (رمي) علم أن (شيز سُرق قبل أن يعلم (شيز)؟ |
| Eğer Paris'teki bir bankanın Las Vegas'taki bir sahneden nasıl soyulduğunu gerçekten bilmek istersin özel programım gelecek ay çıkıyor. | Open Subtitles | إن أردت أن تعلم حقًّا... كيف سُرق مصرف في (باريس) من مسرح في (لاس فيجاس)... فإنّ برنامجي الخاص سيصدر الشهر المُقبل |
| Eğer Paris'teki bir bankanın Las Vegas'taki bir sahneden nasıl soyulduğunu gerçekten bilmek istersen özel programım gelecek ay çıkıyor. | Open Subtitles | إن أردت أن تعلم حقًّا... كيف سُرق مصرف في (باريس) من مسرح في (لاس فيجاس)... فإنّ برنامجي الخاص سيصدر الشهر المُقبل |
| soyulduğunu söyledin ama ben eksik bir şey görmüyorum. | Open Subtitles | . قُلت بأنك سُرقت , ولكنني لا أجد أي شئ مسروق ؟ |
| Oradaki adam tıbbi malzeme taşıyan bir kamyonetin o arabadaki iki kadın tarafından soyulduğunu görmüş. | Open Subtitles | ذاك الرجل هُناك يقول أنّ شاحنة الإمدادات الطبيّة قد سُرقت بواسطة امرأتين تقود إحداهما تلك السيّارة. |
| Üç dükkanın da kapanma saatine yakın soyulduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | الآن، قلت أن كل الصيدليات الثلاث قد سُرقت حوالي الوقت ذاته |
| Scotland Yard olarak İngiltere Bankası'nın soyulduğunu bildirmekten büyük acı duyuyoruz. | Open Subtitles | بضِيقِ كبير ...الشرطة البريطانيةِ تُعلنُ أن مصرفُ إنجلترا قد سُرِق |
| Ama arayıp evimin soyulduğunu haber verdiler. | Open Subtitles | لكني تلقيتُ اتصالاً أنَ بيتي قد سُرِق |
| soyulduğunu. | Open Subtitles | أنه سُرِق . أنه ... |
| Ev sahibi işten geldiğinde, evin soyulduğunu anladığını söylüyor. | Open Subtitles | عندما رجع الماك الى البيت, قال ان بيته تعرض للسرقة |
| Uykuya dalmadan önce Vegas'a gittiğimiz zaman, hani bana soyulduğunu söylediğin zaman. | Open Subtitles | عندما ذهبنا الى فيجاس , وقلتي انه تعرضتي للسرقة |
| Vekil lordum, bu adam evinin soyulduğunu iddia ediyor bu kadın tarafından | Open Subtitles | سيدي وصي العرش هذا الرجل يدعي بأن منزله تعرض للسرقة بواسطة هذه الفتاة |
| Joe Lone Elk'in de soyulduğunu öğrendim. | Open Subtitles | حسنا , لقد إكتشفت للتو أن جو لون إيلك تمت سرقته أيضاً |
| Ağırlıklar eşleşmezse tren şirketi trenin soyulduğunu anlar. | Open Subtitles | ويوّزن أيضاً عندما يتم تفريغ حمولته في (تكساس)، إن لم يتطابق الوزن -شركة القطارات ستعرف أنّه تم سرقته |
| Ona Contention arabasının soyulduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبريه أن الحافلة القادمة من (كونتشن) تعرضت للسطو ؟ |
| Polis memuruyuz. Beyefendi ve hanımefendi, evinizin soyulduğunu üzülerek söylemek zorundayım. | Open Subtitles | يجب أن أبلغكم أنكم سُرقتوا |