| Ama stüdyodaki küçük arkadaşın seni boğazımın içine tıkıştırdı. | Open Subtitles | لكن صديقتك في الأستوديو أجبرتني غصباً على أخذك |
| stüdyodaki adam.. | Open Subtitles | إنه ذلك الرجُل اللعين من الأستوديو اللعين المعوّق |
| Ayrıca stüdyodaki IT çalışanları onun uygunsuz sitelere girdiğini belirlemişler mesela bu bunlardan birisi. | Open Subtitles | وتقنيو المعلومات في الأستوديو علّموه بسبب البحث في مواقع مشبوهة، وهناك هذا أيضا. |
| O zaman kaçıranın stüdyodaki kıyafet ve dekor odasına erişimi vardı. | Open Subtitles | إذاً كان لدى مختطفا تصريح دخول إلى غرفة الملابس والإكسسوار في الاستديو |
| stüdyodaki herkesi kontrol edelim. | Open Subtitles | تأكد من كل من في الاستديو |
| stüdyodaki toplantıdan beri aramalarıma yanıt vermiyorsun. | Open Subtitles | فأنتِ لا تجيبين على اتصالاتي منذ اللقاء في الأستوديو. |
| Monroe, saat 12'de stüdyodaki ofisimde acil bir toplantı yapmak için yönetim kurulunu çağırdım. | Open Subtitles | (مونرو) مونرو),قد دعيت الى الأجتماع الطارئ عند( الساعة 12: 00 عند مكتبي في الأستوديو |
| Tobias stüdyodaki elbise ve makyaj bölümüne girmişti. | Open Subtitles | استطاع (طوباياس) الدخول إلى خزانه ملابس الأستوديو |
| stüdyodaki konuğumuz, Jonah Ryan. | Open Subtitles | (ينضم إلينا في الأستوديو (جوناه رايان |
| stüdyodaki herkesi kontrol edelim. | Open Subtitles | الاستديو كان مراقباً |