| Bu sunum benim yaşamış olduklarımın sadece bir kısmını oluşturuyor, | TED | يمثل هذا العرض التقديمي اليوم فقط بعضاً مما تعرضت له |
| Bulduklarımı sizinle de paylaşmak isterim ki bunlar bir sunum formatı çıkarmamı sağladı. | TED | سأريكم بعض النتائج التي تقود لمعرفة شكل العرض. |
| Yani, ben o kadar abartmazdım ama sunum on numara olmuş. | Open Subtitles | لم أكن لأذهب لهذا الحد لكن أمنحك العلامة الكاملة في التقديم |
| Ama her neyse, böylesi dolu bir salon görmek harika, ve gerçekten Herbie Hancock ve meslektaşlarına böyle harika bir sunum yaptıkları için teşekkür etmeliyim. | TED | لكن على أي حال، إنه لعظيم رؤية هذا المسرح الملئ، وحقاً ينبغي علي شكر هاربي هانكوك وزملاؤه لمثل هذا التقديم العظيم. |
| Şiir ve retorik okuduk, çoğu sunum bu basit yapıya sahip değildir. | TED | درسنا الشعر والبلاغة، فالكثير من العروض لا تحتوي على ذلك حتى في أبسط أشكالها. |
| Pennsylvania birinci bölge meclis üyesi sunum yapacak mı? | Open Subtitles | هلّا تقدم عضو الكونغرس من المقاطعة الأولى لبينسلفينيا بعرض شهادته؟ |
| Kocası John kurulunuza bir sunum yapmış ama fon talebi reddedilmiş. | Open Subtitles | ,زوجها قدّم عرضاً لمجلس إدارتكَ اليوم و لكن تمّ رفض التمويل |
| Odanın önüne doğru yürüdüm, şirket için doğru olduğuna inandığım strateji hakkında bir sunum yapacaktım. | TED | سرتُ إلى مقدمة الغرفة لتقديم العرض عن الخطة التي أعتقدُ أنها مناسبة للشركة. |
| sunum yapmanız lazım. O yüzden sunumu bir zaman çizgisi olarak düşünün. Başlıyor, kapıdan giriyorsunuz. | TED | بدون أن الإفصاح عنه. لذا عليك أن تفكر في عرضك كخط زمني. العرض يبدأ , و أنت تدخل عبر الباب. |
| Bu akşam ki sunum için elbisesinin son provasını yapıyor. | Open Subtitles | وهي وجود المناسب الماضي عليها ثوب جديد أنها في طريقها لارتداء هذه الليلة عن العرض التقديمي. |
| Kurbanın son günü bilmek istiyordun, değil mi? Küçük bir sunum zamanı. | Open Subtitles | تريدين أن تعرفي ما رأيته لقد حان وقت العرض والإخبار |
| Benim çalışmalarımda anlatım, ürünün kendisinde değil sunum biçimindedir. | Open Subtitles | رسالة أعمالي لا تكمن في المنتَج نفسه، بل في طريقة العرض |
| En azından görsel sunum için bir teşekkürü haketmedim mi? | Open Subtitles | ألن تشكرنى على الأقل على العرض المرئي أقصد، ألم يكن رائعا؟ |
| Bu büyük sunum da neyin nesi? | Open Subtitles | ماهذا التقديم الكبير الذي تعطيه حول الفلم |
| Pekâlâ, Bay Tribbiani. sunum vakti geldiğinde gelip sizi alacağım. | Open Subtitles | حسنا يا سيد تريبيانى سوف اتى لاصطحبك عندما يحن وقت التقديم |
| Bu mimarı işten çıkartmalısın hangi firma için sunum yapıyor | Open Subtitles | فأنا اريد هذا المصمّم في الخارج الى اي شركة هو يعطي التقديم ؟ |
| Emlak işinde olduğu için sunum konusunda bir şeyler biliyor. | Open Subtitles | لأنها سمسار عقارات فهي تعلم الكثير عن التقديم |
| Söyle Takım Lideri Choi'a, sunum provası için hazırlansın. | Open Subtitles | فلتخبر رئيس الفريق شوي أن يستعد للقيام بتدريب على التقديم. |
| Ve bir numaralı sunum tüyosu: asla, asla ekrana bakmayın. | TED | و التلميح رقم واحد لعمل العروض الترويجية: إياك , إياك أن تنظر للشاشة. |
| Sizin de karınızın hayatını kurtarabilecek tıbbi bir işlem üzerine yapacağım sunum... | Open Subtitles | انا اتجهز للقيام بعرض عن عملية طبية التي من الممكن ان تنقذ حياة زوجتك |
| Bana sunum için 20 dakika verin ve dünya değişsin. | Open Subtitles | سأقدّم لكم في ثلث ساعة عرضاً سيغيّر العالم. |
| Bunu lisedeyken, öğretmenim bir gün benden Darfur'la ilgili sunum yapmamı istediğinde öğrendim. | TED | تعلمت ذلك يومًا ما في أحد صفوف مدرستي الثانوية عندما طلب مني المعلم تقديم عرض تقديمي عن دارفور. |
| Şu anda sunum için Santech'e doğru gidiyor olmalıyım | Open Subtitles | سأكون في طريقي إلى سان تك" للعرض التقديمي الآن" |
| Ve sunum için sadece 10 dkmız var. | Open Subtitles | .. ونحن لدينا فقط عشر دقائق للتقديم, إذاً |
| Bu sunum da neyin nesi? | Open Subtitles | وماهو بحق الجحيم ؟ قبل التأهيل ؟ |
| Yarınki büyük sunum üzerinde çalışıyordum. | Open Subtitles | أعمل على عرض مهمّ ليوم الغد. |