| Bayanlar ve baylar, "Sura Yako." | TED | سيداتي سادتي، إليكم "سورا ياكو". |
| Eğer Sura, Tanrı'ların zevkleri için acı çekmeye katlandıysa Tanrı'lar bana sırt çevirsin daha iyi. | Open Subtitles | إذا كانت (سورا) مجبرة على تحمل نتيجة معروفهم، فأنا أفضل أن يديروا ظهورهم لي |
| Sura döndükten sonra benim cebimde ne kadar para kalacak, sorabilir miyim? | Open Subtitles | إن سمحت لي، ماذا يتبقى من نقودي بعد نقل (سورا)؟ |
| Sura özgür olacak ya bu hayatta ya da diğer hayatta kocasıyla birlikte olacak. | Open Subtitles | (سورا) ستكون حرة في هذه الحياة، أو الأخرى مع زوجها بجوارها |
| Yüksek Sura'da 12 sandalye var. | Open Subtitles | هناك 12 مقعداً في طاولة المسؤولين الكبار |
| Sura bana sık sık tanrılardan bahsederdi. | Open Subtitles | (سورا) حدثتني في كثير من الأحيان حول الآلهة |
| Sura'yla sık sık çocuklardan bahsederdik. | Open Subtitles | أنا و(سورا) كنا غالبًا ما نتحدث عن الأطفال |
| Sura benden alındığında bir zamanlar kalbimin atmakta olduğu bir boşluk. | Open Subtitles | شيء يؤثر في ضربات القلب، انتزع مني عند موت (سورا) |
| Söz verdim, Sura. | Open Subtitles | "لقد أعطيتُ كلمتي "سورا |
| - Sura. - Bakmak istiyorum. | Open Subtitles | دعني أرى - "سورا" - |
| Bu da Sura'yı geri alma planının bir parçası mı? | Open Subtitles | هل هذه جزء من خطتك لاستعادة (سورا)؟ |
| Sura da hep bu konuda uyarırdı. | Open Subtitles | (سورا) دائماً ما حذرتني لنفس الشئ |
| Glaber, Sura'yı kollarımdan aldı. | Open Subtitles | (جلابر) انتزع (سورا) من بين ذراعي |
| Bin kişinin canını alsam yine de Sura'nınkine denk olmaz. | Open Subtitles | حياة الآلاف ليست مساوية لحياة (سورا) |
| Sura için! Varro ve Mira için! | Open Subtitles | من أجل (سورا) و(فيفورا) و(ميرا) |
| Hepsi birer Sura. Ve onların yaşamasını sağlayacağım. | Open Subtitles | جميعهم مثل (سورا)، وأريد أن أراهم أحياء |
| Sura'nın yıllarca beklemeye gücü yetmez. | Open Subtitles | سورا) لا تتحمل أن تبقى سنوات) |
| Sura da tanrılara inanırdı. | Open Subtitles | سورا) كانت تؤمن بالآلهة) |
| Sura onları çok severdi. | Open Subtitles | (سورا) كانت مولعة بهم دوماً |
| Sura da aynısını söylerdi. | Open Subtitles | كانت (سورا) لتقول المثل |
| Ablasinin Sura'daki yerini istiyor. | Open Subtitles | لقد اراد المقعد الخاص بها في طاولة المسؤولين الكبيرة. |