| Taşınmak hoşuma gitmiyor olabilir hoşuma giden bir şeyi varsa o da senin kendini beğenmiş suratından uzak olacağım. | Open Subtitles | وربما لا أحب الإنتقال لكن الشيء الوحيد الذي أحبه بشأن هذا هو أنني سأكون بعيدة عن وجهك الشبيه بالفأر |
| Poker suratından eser yok. | Open Subtitles | لم يعد وجهك خالياً من التعبير كالمقامرين |
| suratından da, tavırlarından da hiç hoşlanmadım. Ya kendine çeki düzen verirsin ya da senin sonun da onlara benzer. | Open Subtitles | استمع, انا لا اطيق وجهك او اطباعك, لذا انتبه او ستكون ملعونا هناك معهم. |
| O aptal suratından nefret etmeme ve sızlanmasına katlanamıyor olmama ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عَنْ لأن أَكْرهُ وجهه الغبي وأنا أليس بالإمكان أن يُوقفَ الأَنين؟ |
| Eğer onu alt edebilirsek, pişmiş kelle sırıtışını suratından silebiliriz. | Open Subtitles | إذا يمكننا سحقه , يمكننا مسح تلك الأبتسامة من وجهه |
| "Uzun, kabarık saçları, parlayan kırmızı gözleri vardı... ve köpeğimsi suratından kan akıyordu." | Open Subtitles | شعر كثيف منقوش، عينان حمراوين لامعتين. ودم يسيل على وجهه الشبيه بوجه الكلب. |
| Evet. Yaşadığı son anların korkusu suratından hiç silinmemiş. | Open Subtitles | أجل، ولحظات الرعب الأخيرة التى عاشتها لاتزال مرسومة على وجهها |
| Eğer yine beni yemeye kalkışırsa, o bıyığı suratından yolarım. | Open Subtitles | إذا حاول أكلي مجدداً سأصفع الشارب من على وجهك |
| Bir gün, senin o süslü, büyüleyici dünyana şeytani bir rüzgar çarpacak.., ...ve o senin alaycı gülüşünü, suratından söküp atacak. | Open Subtitles | حيث تهب رياح شيطانية إلى عالم اللهو خاصتك وتمحو ابتسامة الرضى هذه من وجهك. |
| Yani o aptal gülümsemeyi suratından... hemen silmezsen oraya gelip kendim kazıyacağım! | Open Subtitles | لذا اقترح ان تبعد هذة الابتسامة الغبية من على وجهك قبل ان اتي لانتزعها |
| Bu konuda kaygılı olduğunu inkar etme. suratından belli oluyor. | Open Subtitles | لا تنكر بأنّك قلق ذلك يبدو بجميع أنحاء وجهك |
| "Serendipity." * beklenmedik şeyleri tesadüfen bulma yeteneği O sırıtmayı suratından silmek için beş saniyen var. | Open Subtitles | عندك خمس ثواني لمسح تلك الابتسامة من وجهك |
| Dur zımpara taşımı getireyim. Belki çirkinliği suratından yontabilirim. | Open Subtitles | ،دعيني أجلب الملمع الرملي فقد أتمكن من إزالة القباحة من وجهك |
| Aklım onu ormana götürmemizi, sorgulamamızı sonra da sikik suratından vurmamı söylüyor. | Open Subtitles | عقلي يخبرني بأن نأخذه للغابة ونستجوبه ثم نطلق رصاصة في وجهه اللعين |
| Arabayla uzaklaşırken bile bende yanlış bir şey olduğunu düşündüğü suratından okunuyordu. | TED | ولكن حتى حينما كنا نقود مبتعدين، كان بإمكانك التكهن عبر النظرة على وجهه أنه كان مقتنعًا أنني أتهرب من شيء ما. |
| Aletim suratından birkaç santim uzaktaydı mutlaka. | Open Subtitles | اسمعي , قضيبي ربما بعيد عن وجهه قيد انمله |
| Demin elinde tuttuğun tüfekle onu suratından vurdum. | Open Subtitles | أرديتُه في وجهه بتلك البندقيّة التي كنتَ تحملها قبل قليل |
| O keçe sakallarını suratından tek tek yolar yediririm sana! | Open Subtitles | لا تقترب مني سأمزق مقاوده من على وجهه اللعين , على وجهك اللعين |
| Ayı ya da o şey olması umurumda değil. Lanet olası suratından vuracağım. | Open Subtitles | انا لا ابالى ان كان دب او شىء اخر سوف اطلق النار عليه فى وجهه |
| Evet. Yaşadığı son anların korkusu suratından hiç silinmemiş. | Open Subtitles | لحظات الرعب الأخيرة التي قاستها مازالت متجمّدة على وجهها |
| Arabadan çık yoksa kızı suratından vururum. | Open Subtitles | اخرجوا من هذه السيارة اللعينة .. أو انني سأطلق النار في وجهها |
| Bence suratından vurulmuş bir rehine yanlış anlamadan daha fazlasıdır. | Open Subtitles | أظنّ أن رهينة مصابة بالوجه أكثر من مجرّد سوء تواصل |
| Orospu çocuğu yine gelirse yine suratından vurursun! | Open Subtitles | وإذا تخطّى اللعين خطوة أخرى تطلق عليه النّار على وجهِه مُجدّداً |