| - Güzel, bunun bir kopyasını Suyin'e yollayalım. | Open Subtitles | جيد. علينا أن نرسل نسخة من هذا إلى (سوين) |
| Henry'nin de böyle bir parası olmadığı için Suyin'in özgürlüğü için daha farklı bir anlaşma yaptınız. | Open Subtitles | وهنري لم يكن يملك ذلك القدر من المال، لذا قام باتفاقية مختلفة من أجل تحرير (سوين) |
| Suyin bize, Henry'nin öldürüldüğü gece restoranda çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | إذاً، أخبرتنا (سوين) أنك كنت تعملين في المطعم في الليلة التي قتل بها (هنري) |
| Henry, Suyin'in borcunu ödeyecekti ve onu senden uzaklara götürecekti. | Open Subtitles | أدركت أن (هنري) سيصفي دَين (سوين) وسيأخذها بعيداً عنك |
| Göçmenlik bürosuyla görüştüm Suyin'in Mimi Tan aleyhinde ifadesi karşılığında onu mülteci olarak kabul edecekler. | Open Subtitles | تحدثت مع الهجرة، وبدلاً من إدلاء شهادة (سوين) ضد (ميمي تان)، سوف يمنحوها لجوءاً سياسياً |
| - Suyin tartıştıkları şeyi biliyor mu? | Open Subtitles | هل تعلم (سوين) ما الذي تشاجرا عليه؟ |
| Suyin arkadaşlığınızdan bahsetti, beraber büyüdüğünüzü buraya beraber geldiğinizi, zorluklara göğüs gerdiğinizi. | Open Subtitles | أخبرتنا (سوين) بخصوص صداقتكا... كيف كبرتما سوية، كيف أتى كلاكما إلى هنا، كم كان أمراً صعباً |
| Suyin sahip olduğum tek şeydi ve beni terk edecekti! | Open Subtitles | (سوين) هي كل ما لدي هنا، وكانت ستتركني! |
| Suyin, sana o mesajı kim iletti? | Open Subtitles | (سوين) من أعطاك تلك الرسالة؟ |
| - Suyin nasıl? | Open Subtitles | كيف حال (سوين)؟ |
| Suyin? | Open Subtitles | (سوين)؟ |
| - Suyin mi? | Open Subtitles | (سوين)؟ . |