| Afrika'da bulunduğum yerde içecek suyum yoktu. | TED | في إفريقيا حيث كنت، لم يكن لدي ماء شروب. |
| Hiç yiyeceğim, suyum yoktu ve çok soğuktu, çok soğuk. | Open Subtitles | لم يكن لدى طعام و لا ماء , و كان الجو باردا , باردا جدا |
| - Penisilinim yok. - Lütfen! Steril suyum yok. | Open Subtitles | ليس لدّي بنسلين ليس لدّي ماء معقّم، و لا مصل |
| Ona kasılmalarımın 10 dakika aralıklarla olduğunu söyle ve suyum az önce ayakkabılarının üzerine boşaldı. | Open Subtitles | أخبرها أن التوقيت بين الانقباضات هو 10 دقائق و أنا مائي وقع على حذائك |
| 10 dakika aralıklarla kasılmalar geliyor ve suyum ayakkabına boşaldı. | Open Subtitles | الفترة بين انقباضاتي هي 10 دقائق و مائي وقع على حذائك |
| 200 dolar, 15 sent ve açık tribünün altında bulduğum meyve suyum oldu. | Open Subtitles | لقد ربحت 200 و ثلاث قروش و علبة عصير وجدتها تحت المدرج |
| Çocuklar, sürekli suyum geldi diyemezsiniz. | Open Subtitles | مهلاً يارفاق لايمكنكِ متابعة قول أنكِ تمرين بالمخاض |
| Ben ona hamileyken suyum gelene kadar çalışmıştım. | Open Subtitles | حين كنت أحملها ظللت أعمل حتى انفجرت مياهي |
| suyum yok. Biraz su getirir misin? | Open Subtitles | ليس لديّ ماء هلآّ أحضرت لي بعض الماء من فضلك؟ |
| Ben pek ihtimâl vermiyordum ama suyum geldi. | Open Subtitles | لم أعلم أنّ الأمر جائز حدوثه ولكنّي أعتقد أنّ ماء الرأس نزل |
| Sıcak suyum, yumuşak bir yatağım ve temiz bir lavabom olsun istiyorum. | Open Subtitles | اتحدث عن ماء ساخن و سرير دافئ و حمام نظيف |
| - Sanırım suyum geldi. | Open Subtitles | أعتقد بأن ماء المشيمة قد سال للتو. حسناً. |
| Hastaneye gidiyorduk. suyum geldi. | Open Subtitles | كنا في طريقنا إلى المستشفى ونزل ماء الجنين |
| suyum geldi. Görünüşe göre delikanlı yola çıktı. | Open Subtitles | انفتح ماء الرأس يبدوا بأن هذا الصبي قادم |
| Onunla karşılaştım ve çok kötü oldum. Sonra da suyum geldi. | Open Subtitles | وجدته وقد كنت مستائه جداً لذا فقد سال مائي |
| Galiba suyum geldi. Sizden gerçekten nefret ediyorum. Doktor ne dedi? | Open Subtitles | أعتقد أن مائي سال أنا أكرهكم بجد يا رفاق أوه ماذا قال الطبيب ؟ |
| Benim suyum kaynıyor, senin iş de bekliyor. | Open Subtitles | يَذْهبُ الآن. مائي يَدُورُ حاراً، حالتكَ تَبْردُ. |
| Dolapta 10 litre erik suyum vardı. Nereye gittiğini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | و كان لي زجاجة بها 2 جالون من عصير البرقوق في الثلاجة |
| Şarabım, şampanyam, suyum, sodam ve meyve suyum. | Open Subtitles | لدي نبيذ شمبانيا ماء صودا عصير |
| Sıcak suyum var, hazır yulafım var. | Open Subtitles | لدّي واحدة سريعة التحضير، وماء ساخن أيضاً. |
| Ben High Star Güvenlik Şirketinin kurucusu ve CEO'suyum. | Open Subtitles | "أنا المؤسس والمدير التنفيذي لشركة الامن "النجمة العالية |
| Biliyorsun, o benim meyve suyum. | Open Subtitles | -تعرف ان ذلك عصيري . |
| Hayır, sanırım suyum geldi. | Open Subtitles | لا, أظن أن كيس الماء إنفجر لتوه |
| suyum gelmek üzereydi, o yüzden pek vaktimiz yoktu. | Open Subtitles | ترين, الماء الخاص بي كان مكسور ونحن لا نملك اطنان من الوقت المقصود: حوض الماء في الكنيسة كان مكسور ولم يقوموا بالتعميد |
| suyum geldi. Doğuma hazırım. | Open Subtitles | لقد سال مخاضيّ للتو، أنا في المخاض. |