| Sylmar'daki banka soygununu gerçekleştiren hırsızlar kısa sürede yakayı ele verdi. | Open Subtitles | سارق بنوك يستسلم في سيلمار يبدو انه لم يكن سريعا كفايه |
| Yok yani, beni bir seneliğine Sylmar'a tıkmalarından sonra hepsiyle aramız açıldı. | Open Subtitles | لا ، أعنى لقد فقدت التواصل مع كل هؤلاء الرفاق بعدما قاموا بحبسى فى سيلمار لعام كامل لعين |
| 118 East'ten Sylmar'a giderken Aroyo'ya doğru Foothill'den çıkacaklar. | Open Subtitles | طريق 118 شرق "سيلمار" عند مخرج كرة القدم باتجاه "أوريو". |
| 1274 Hillcrest Yolu, Sylmar. | Open Subtitles | وهو 1274 ، طريق هيلكريست ، سيلمار |
| Sylmar'daki bir karavan parkından sinyal aldık. | Open Subtitles | أَززَّاه إلى a متنزه مقطورةِ في سيلمار. دعنا نَذْهبُ. |
| Seni Sylmar'a döküntüyü topla diye yolladım ama bitirmene izin vermedim. | Open Subtitles | أرسلتك إلى (سيلمار) لتتخلص .من تلك القمامة، لكن لم أدعك تنتهي |
| Onu Sylmar'a gönderince kaykayı da bizde kalmıştı. | Open Subtitles | لقد تركه خلفه بعدما أرسلوه إلى سيلمار |
| Seni Sylmar'a çöpü çıkarasın diye gönderdim ama bitirmene izin vermedim. | Open Subtitles | "أرسلتك إلى (سيلمار) لتتخلص من تلك القمامة، لكن لم أدعك تنتهي." |
| Bundan sonra Sylmar'dakine gideceğim adamlar kocaman Babadook getirmiş, kesin gelmelisiniz... | Open Subtitles | بعد هذا المكان سأذهب لاخر في سيلمار لديهم بابادوك حقيقي وحي أنتم يا شباب يتحتم عليكم... |
| Di mi? Sylmar Caddesi 1600. blokta 459 var. | Open Subtitles | أليس كذلك؟ لدينا بلاغ 459 عند المربع السكني 1600 "الجادة "سيلمار |
| O Sylmar depreminden iki yıl sonraydı. | Open Subtitles | إنقضت سنتان بعد زلزال سيلمار |
| Şefler, Sylmar'da müsait bir güvenli ev varmış. | Open Subtitles | لدى الحراس بيتٌ آمن في "سيلمار". |
| - Sylmar olsun. Bir saat içinde çıkıyoruz. | Open Subtitles | -فلتكن "سيلمار" سنتحرك خلال ساعة |
| Doğu Avrupalı olup da Meksika'dan gelen, oradan da Sylmar'a getirilen kızlar. | Open Subtitles | فتيات أوروبا الشرقة اللواتي يأتين .(من (المكسيك) ويوصلن إلى (سيلمار |
| Anlaşılan Sylmar'da bir seks taciri halkası. | Open Subtitles | يبدو أنّها عصابة إتجار بالجنس في (سيلمار). |
| Oğlunun Sylmar'ın dışında kadınları et gibi sattığının farkında mısın? | Open Subtitles | أكنت تعلم أنّ إبنك يبيع النساء كاللحم في (سيلمار)؟ |
| Anlaşılan baba Sylmar'ı biliyor ve onaylamıyor. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّ الأب يعرف بشأن (سيلمار) ولم يوافق. |
| Siz niye Sylmar'a en başta destek olmadan gittiniz? | Open Subtitles | حسناً، لمَ كنتما في (سيلمار) بدون فريق دعم أصلا؟ |
| Sırf kızları Sylmar'a için güney tarafındaki bütün yolu geri dönüyorlar. | Open Subtitles | أجل، لكن ذلك غير منطقي أن يشحنوا الفتيات إلى (سيلمار) ثمّ ينقلونهن جنوباً. |
| Bunu alman ve Sylmar'a gitmen lazım. | Open Subtitles | أريدكِ أن تأخذي هذه وتذهبي إلى (سيلمار). |