| Senin hakkında yazdığı tüm o şeyler sebebiyle canını acıtmış olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّه كان مؤلما للغاية لقراءة كل تلك الأشياء التي كتبتها عنكِ |
| Sahilde söylediğim tüm o şeyler... | Open Subtitles | إذًا، حول كل تلك الأشياء التي قلتها عند الشاطيء... |
| Çünkü tüm o şeyler yine de yaşandılar. | Open Subtitles | لأن كل تلك الأشياء قد حدثت |
| Ama tüm o şeyler; Ohio, Karen, üniversite... Hepsi S.Ö.'deydi. | Open Subtitles | ولكن كل تلك الأشياء ، (أوهايو) ، (كارين) الكلية ، كل هذا كان (ق.س) |
| Eskiden sevdiğim tüm o şeyler, Lizzie sayfam, hayalet konuşmaları artık benim için bir anlam ifade etmiyor gibi. | Open Subtitles | .. و كل تلك الأشياء التي كنت أحبها مدونة (ليزي) الخاصة بي و محادثات الأشباح أصبحت بلا معنى |
| Kar, Noel Baba, tüm o şeyler. | Open Subtitles | الثلج, (سانتا), كل تلك الأشياء |