| Türkiye'ye hiç gelmemiş biri için nereye gittiğini iyi biliyor gibi. | Open Subtitles | فأنها غادرت المطار في سيارة أجرة بالنسبة لفتاة لم تكن أبداً في تركيا |
| Türkiye'ye tatil için bu sabah uçtu. | Open Subtitles | لقد غاردت من المطار هذا الصباح "لقضاء عطلتها في "تركيا |
| Türkiye'ye hoş geldiniz. Düz devam et. | Open Subtitles | مرحباً بكم في تركيا مباشرة للأمام |
| Joel Brand, 19 Mayıs'ta tarafsız Türkiye'ye ulaştı. | Open Subtitles | "وصل "جويل براند" إلى "إسطنبول في "تركيا" المحايدة في 19 مايو |
| Duyduğuma göre Jüpiter füzelerinin Türkiye'ye gönderilmesine engel olmuşsun. | Open Subtitles | حسناً. لقد سمعت أنك إعترضت على وضع صواريخ "جوبيتر" في تركيا |
| Artık ben de Türkiye'ye nükleer füze koyulması konusunda hemfikirim. | Open Subtitles | وأعتقد أنه "يجب أن نضع صواريخ "جوبيتر" في "تركيا |
| Türkiye'ye yerleştirilen Amerika füzeleri Sovyetler Birliği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. | Open Subtitles | " وجود الصواريخ الأمريكة في "تركيا" يمثل تهديد" "واضح للإتحاد السوفييتي" |
| Daha sonra kimliksiz bir uçakla Türkiye'ye uçacaksınız. | Open Subtitles | ثم يمضي في محايدة النقل؟ Ugzeug في تركيا. |
| Ve biliyorsunuz Türkiye'ye roketlerini yerleştiriyorlar. | Open Subtitles | " "والآن يضعون صواريخ في "تركيا" |
| Ed, Sadiki az önce Türkiye'ye indi. | Open Subtitles | (إد)، (صديقي) قد هبط لتوه في (تركيا). |
| Ed, Sadiki az önce Türkiye'ye indi. | Open Subtitles | (إد)، (صديقي) قد هبط لتوه في (تركيا). |