| Muhtemelen kendisini vuranla tıpatıp aynı olan bir silahtan atılmış kendisini vuranla tıpatıp aynı bir antik mermi ateşlemiş. | Open Subtitles | وقام بإطلاق النار برصاصة عتيقة مطابق لرصاصات قد قتل بها على الأرجح أطلق الرصاص من سلاح متطابق |
| Katilin silahı seninkiyle tıpatıp aynı. | Open Subtitles | سلاح الجريمة مسدس مطابق تماماً لمسدسك |
| 1911'de Mona Lisa çalınmıştı ve çalan dolandırıcı altı tane tıpatıp aynı kopya hazırlattı. | Open Subtitles | عام 1911م سرقت لوحة الموناليزا و الرجل المحتال الذي فعلها قام بصنع 6 نسخ مشابهه |
| Eğitimsiz bir göze, bu nefis mantarlarla tıpatıp aynı gözükürler. | Open Subtitles | إلى أعين البعض الغير مٌدرّبين فإنّها تبدو مشابهه لتلك، والتي طعمها لذيذ. |
| tıpatıp aynı altın sarısı bir sedan. | Open Subtitles | سيّارة ذهبيّة مُتطابقة. |
| Buralardaki tüm binalar tıpatıp aynı görünüyor. | Open Subtitles | جميع المبانى في هذا المكان تبدو متشابهة تماما |
| Bunun aynısı daha önce de yapıldı ve 1993 programı ile tıpatıp aynı. | Open Subtitles | .لقد أنجز، وهو مطابق لبرنامج عام 1993 |
| Charlotte'unkiyle tıpatıp aynı. | Open Subtitles | إنه مطابق لللوشمالذىلدىتشارلوت |
| Olay şu ki, Ray'in de tıpatıp aynı bir ayakkabı kutusu vardı ve evinden çalındı. | Open Subtitles | الموضوع هو أن راي يمتلك صندوق حذاء أحمر مشابهه له مسروق من منزله - تعتقدين بأننا سرقنا أموال راي؟ |
| tıpatıp aynı altın sarısı bir sedan. | Open Subtitles | سيّارة ذهبيّة مُتطابقة. |
| Bu şeyler tıpatıp aynı. | Open Subtitles | هذه الأشياء تبدو متشابهة تماما. |
| Evet, koşullar tıpatıp aynı. | Open Subtitles | نعم, الظروف متشابهة تماما |