| Her bir takım meşini karşı takımın gol çizgisine kadar taşımak zorunda. | Open Subtitles | كل فريق عليه أن يحمل الكرة إلى خط الفريق المنافس | 
| Daha ne kadar bu aptal şeyi taşımak zorunda? | Open Subtitles | -نعم؟ إلى متى يجب أن يحمل ذلك الشيء الغبي؟ | 
| Tamam ama unutmayın bir suçlunun çarmıhını taşımak zorunda kalan suçsuz bir adamım. | Open Subtitles | وهو كذلك . لكن تذكر... ... أننى رجل برئ أجبر أن يحمل صليب رجل مذنب | 
| Her zaman Brick'ten daha çok sorumluluk taşımak zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان دائما ما يحمل العبئ الاكبر من المسؤولية عن بريك | 
| Her zaman Brick'ten daha çok sorumluluk taşımak zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان دائما ما يحمل العبئ الاكبر من المسؤولية عن بريك | 
| John Anthony'nin bu Pazar için verdiği tüyolardan öylesine eminim ki taşımak zorunda olduğu üstün yeteneklerine öylesine güveniyorum ki telefonlarınıza sarılıp ekranda görünen ücretsiz telefon hattını aramanızı istiyorum. | Open Subtitles | أنا واثق جداً من اختيارات (جون أنتوني) ليوم الأحد هذا أنا متأكد جداً | 
| John Anthony'nin bu Pazar için verdiği tüyolardan öylesine eminim ki taşımak zorunda olduğu üstün yeteneklerine öylesine güveniyorum ki telefonlarınıza sarılıp ekranda görünen ücretsiz telefon hattını aramanızı istiyorum. | Open Subtitles | أنا واثق جداً من اختيارات (جون أنتوني) ليوم الأحد هذا أنا متأكد جداً | 
| Bir sanayi kasabası Sharpeville'de binlerce kişi, her Afrikalının sürekli paso taşımak zorunda olduğu yeni yasaları protesto etmek için bir polis merkezi dışında toplanıyor. | Open Subtitles | في (شاربفيل)، البلدة الصناعية، الآلاف تجمعوا خارج مركز للشرطة احتجاجا على القانون الجديد الذي يطلب كل أفريقي أن يحمل جواز سفر في كل الأوقات |