"taşıyarak" - Translation from Turkish to Arabic

    • بحمل
        
    • حملوه
        
    • يحمل
        
    • وحمل
        
    Bu enerjinizi alışveriş torbalarını taşıyarak harcamaya ne dersiniz? Open Subtitles هل باستطاعتنا إعادة توجيه استخدام هذه الطاقة بحمل الأغراض؟
    Tamam Eddie. Şu bavulları taşıyarak işe başlayabilirsin. Open Subtitles هذا صحيح يا "إيدي" تستطيع أن تبدأ بحمل هذه الحقائب
    Biliyorsun, çanta taşıyarak, kapıları tekmeleyerek... Open Subtitles انت تعرف - اني قضيت اوقات كثيره بحمل الحقائب
    İnsanlar büyük bir günah işledi çünkü kendilerine altın bir tanrı yapıp tapındılar ve onu omuzlarında taşıyarak sevindiler ve şöyle dediler: Open Subtitles و أخطأ الناس خطيئه عظيمه حيث صنعوا لأنفسهم إلها من الذهب و حملوه على أكتافهم و أخذوا يصيحون فى إبتهاج
    Ve onu omuzlarında taşıyarak sevindiler ve şöyle dediler, "Bu bizim tanrımız olsun ey İsrail." Open Subtitles و حملوه على أكتافهم و أخذوا يصيحون فى إبتهاج قائلين "هذا هو رب بنى إسرائيل"
    Sadece bir sopa taşıyarak Çin İmparatorluk ordusunu zafere taşıyan adam. Open Subtitles الرجل الذي قاد جيوش الامبراطورية الصينية إلى النصر يحمل عصا فقط.
    Ayak ve el görevi gören tentaküllerinin esnekliği sayesinde bu hindistan cevizi kabuğunu taşıyarak yürüyor. TED ويسير وهو يحمل قشرة جوز الهند بفضل مرونة مجساته، التي تعمل كأرجل وأيدي.
    Soy devam etti ailemizin başlattığı suçu taşıyarak. Open Subtitles وحمل معه خط الدم الذنب الذي بدأت به عائلته
    İnsanlar kolay sanıyor ama o şeyi taşıyarak yürümek... Open Subtitles كما تعلم, الناس تعتقد بإنها سهلة ... لكن للتظاهر وحمل الشيء
    Eren bir deve dönüşecek ve ön kapının yakınındaki büyük kayayı alıp duvardaki yarığa taşıyarak deliği onunla kapatacak! Open Subtitles ، سوف يقوم بالتحوّل الى عملاق ، و بعدها يقوم برفع الصخرة وسد البوابة ! أن يقوم بحمل الصخرة ، و سد تلك الفجوة
    O, şehir merkezine doğru ilerlerken bir papaz da sırtında bir kadın taşıyarak piramidin tepesine çıkıyor. TED تشق طريقها إلى وسط المدينة، حيث يحمل كاهن امرأة على ظهره إلى أعلى الهرم.
    Bazılarınız büyük hanelerin ismini taşıyarak geldi bazılarınız piç isimleriyle, bazılarınız isimsiz geldi. Open Subtitles بعضكم يحمل اسم بيوت رفيعة الرتبة آخرون، أسماء نغولة أو لا يحملون اسما على الإطلاق
    Biri tek başına taşımaması gereken bir şeyi riskli bir şekilde taşıyarak içeri girdiğinde ayağı takılıp düştüğünde ve ortalık battığında bu komik olsa da ironik değildir. TED عندما يدخل شخص يتوازن بصعوبة ويحاول موازنة وحمل شيء لا يجب أن يحمله لوحده ويتعثر و من ثم يقع و يسبب الفوضى يكون الموقف مضحكاً لا ساخراً أو يقع ضمن " سخرية القدر "
    Eric yediği haltların yükünü sırtında taşıyarak yaşıyordu ama sonunda yaptıkları geldi kendisini buldu. Open Subtitles كان (إيريك) يعيش حياته وحمل الأفعال التي ارتكبها يُثقل كاهله وها هو يلاقي جزاء أفعاله أخيرا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more