| Önüne koydukları yemek dolu tabağın altına bakmak istiyorsun ama... buna gerek yok. | Open Subtitles | تريد أن تنظر تحت الصحن الذى وضعوا الطعام عليه. ليس هناك حاجة لذلك. |
| Sonra kuyruğunu kesip tabağın kenarına bırak. | Open Subtitles | وبعد ذلك تقطعين الذيل وتضعينه على جانب الصحن. |
| Tatlım, tabağın dışında her yere köfte suyu döküyorsun. | Open Subtitles | عزيزي أنت تنشر عصارة كرات اللحم إلى كل مكان عدى طبقك |
| Evet, bir tabağın içinde ve yüz elli yıllık Wraith hücrelerinden bahsediyoruz. | Open Subtitles | في صحن بيتري. نحن نتكلّم حول خلايا ريث بعمر 150 سنة. |
| Bu etikten çok görüntü içindir, fakat bir piknik masasında değilseniz, tabağın altında hiçbir şey olmaması nadir görülen bir şeydir. | TED | إن هذا يتعلق بالمظهر أكثر من الآداب، لكنه من النادر ألا نرى شيئا تحت الطبق إلا إذا كنت تأكل على طاولة نزهة. |
| Biliyorum tabağın tıka basa dolu ama şimdi taşmak üzere. | Open Subtitles | أعرف بأن لديك الكثير على صحنك ولكن إنه على وشك أن يفيض |
| Bıçağın kenarını, derisini almak için kullan sonra tabağın üst kısmına koy. | Open Subtitles | إستعملي حد السكين لإزالة الجلد وضعيه في مقدمة الصحن. |
| Söylesene sen o çayı mutfağa götüreceksin sonra da, onu tabağın üzerine koyacaksın, peki o zamana kadar bu çay soğumaz mı? | Open Subtitles | أخبريني سوف تأخذين الكوب الى المطبخ, ثم تضعينه على الصحن ثم تعودين ألَن يبرد الشاي؟ |
| Kuşdili filizleri koyuyor tabağın kenarına. | Open Subtitles | تضعين القليل من اوراق ندى الجبل على الصحن |
| Sanırım tabağın tümünden alıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يشير إلى الصحن بأكمله |
| Börekleri mideye indirirken tabağın yanına iliştirilmiş "Vegan" yazısını fark etmedin mi acaba? | Open Subtitles | و عندما كنتَ تزدرئ تلك اللفائف الورقية عبر فمك هل لاحظتَ العلامة الصغيرة بجانب الصحن تقول "نباتي"؟ |
| Springfiled Emekliler Kalesi İşte yeni tabağın dede. | Open Subtitles | إليك طبقك الجديد، جدي. |
| Dördüncü tabağın o Winston. | Open Subtitles | هذا طبقك الرابع ياوينستن |
| Vejetaryen tabağın hazır, Stephenie. | Open Subtitles | ( ها هو طبقك النباتي , ( ستيفاني |
| tabağın dolapta, ısıtayım. | Open Subtitles | هنالك صحن في الثلاجة لكِ، سأسخنه |
| Howard Johnson lokantasındaki bir tabağın parçası olabilir. | Open Subtitles | أظنها قطعة صحن من متاجر هاوارد جونسن. |
| Howard Johnson lokantasındaki bir tabağın parçası olabilir. | Open Subtitles | أظنها قطعة صحن من متاجر هاوارد جونسن. |
| Ekmek tabağı düzenin sol üst köşesine ve tereyağı bıçağı özel bir açıyla, tekrar ağzı içeriyi gösterecek şekilde, tabağın içine konur. | TED | طبق الخبز يوضع أعلى يسار التجهيز، وسكين الزبدة يوضع على الطبق بزاوية، مرة أخرى، و شفرتها تشير إلى الداخل. |
| Ayrıca bu tabağın altına numarasını bırakmış olması gibi anlamlı bir gerçek var. | Open Subtitles | بالإضافة للحقيقة الموحية بأنه ترك رقمه تحت هذا الطبق |
| Portakal dilimlerini tabağın kenarına koyma, hep düşüyor, seni salak. | Open Subtitles | وإياك أن تضع قشر البرتقال على طرف الطبق يجب إن تكون هناك يا أحمق! |
| Bu da senin tabağın. | Open Subtitles | هذا صحنك |