| Benim binada yaşıyor, caddede takılıyor, ödemem gerekiyordu. | Open Subtitles | إنه يعيش معى فى المبنى و يتسكع عبر الشارع |
| Deedsy, McEnroe'yla takılıyor. | Open Subtitles | انظرو لديدز وهو يتسكع مع جون ماكنــرو هذا رائع |
| Birkaç yolsuz eski polisle takılıyor, kararlarını tamamen yanlış veriyor. | Open Subtitles | إنها تتسكع معَ بعض الشرطيين القدماء السيئين وتقومُ بقراراتٍ سيئة |
| Evet, yeni kız arkadaşıyla takılıyor. | Open Subtitles | أجل، إنه الآن يتسكّع مع صديقته الحميمة الجديدة |
| Korktuğum gibi. McLeod'un adamları onun oraya takılıyor. | Open Subtitles | هذا ماكنت اخشاه ، رجال ماكلويد يتسكعون حول مكانها |
| Denizcinin öldüğü yerlerde takılıyor. | Open Subtitles | يتسكع في المكان الذي عثرنا فيه على البحار الميّت |
| İki sersemle takılıyor ama Lindsey ondan uzak durmamı söylüyor. | Open Subtitles | يتسكع مع فاشلين لكن ليندسي تقول انه يجب ان أبتعد عنه |
| Tabi azaltacağız. Hergün burada takılıyor siktiğimin herifi. | Open Subtitles | بالطبع أصبحت قليلة اللعين دائماً ما يتسكع في الجوار |
| Şu, mağara tipli adamla takılıyor genelde. | Open Subtitles | وهو يتسكع مع هذا الفتي الذي يبدو كرجل كهف محب لموسيقي الجاز |
| Griffin'in annen ve benden hoşlandığı için seninle takılıyor olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن ان غريفن يتسكع معك لأنه معجب قليلا بي و بأمك بك؟ |
| Kokuşmuş, sporcu olamaz, ama belki sporcularla takılıyor olabilir. | Open Subtitles | حسنا بيج بين هنا بالتأكيد ليس رياضى ولكن ربما كان يتسكع مع بعض الرياضيين |
| O popülerlerle takılıyor kimse onunla takılamaz kolay kolay | Open Subtitles | أنها تتسكع مع المجموعه الشهيرة ولا يمكنك الأنضمام لها |
| Bak sen, benim küçük rock yıldızı kardeşim büyük havuzunun başında profesyonel basketbolcu kocasıyla takılıyor. | Open Subtitles | تتسكع أمام حمام السباحة الخاص بها مع زوجها لاعب كرة السلّة المحترف. |
| takılıyor işte, bilirsin. Masa başındayken işini yapmak oldukça zor bir şeydir ne de olsa. | Open Subtitles | تتسكع هناك، كما تعلم، ولكن من الصعب العمل وأنتَ عالق في المكتب |
| Şimdilerde Jeff McArdle ile takılıyor, neyin nesiyse artık. | Open Subtitles | إنه يتسكّع مع جيف مكاردل الآن إن كان لهذا أي مؤشر. |
| İkisi amma çok beraber takılıyor. Paniklemek için uygun bir an. | Open Subtitles | أولئك الفتيات يتسكعون كثيراً سوياً هذا توقيتاً جيداً للذعر |
| Ama bakıyorum da kardeşin hâlâ yanlış kişilerle takılıyor. | Open Subtitles | لكنّي أرى أنّ أخاك ما يزال يرافق الزمرة الخطأ |
| Altılı paket tutacaklarını kesmelisin, yoksa balıklar takılıyor. | Open Subtitles | يجب تمزيق حمّالة العلب السداسية وإلا تعلق فيها الأسماك. |
| Bunun anlamıda, sen ve ben birlikte takılıyor gibiyiz.. | Open Subtitles | ما يعني أنه بإمكاننا التسكع سوية كيفما نشاء |
| O burada takılıyor. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}.إنّها تتسكّع هُناك فعلاً |
| Çok sakin bir grup, baskı yok. takılıyor, sorunlardan bahsediyoruz. | Open Subtitles | ها ، أنه فقط أمر مسلي لا ضغوط فقط نتسكع مع بعضنا ، و نتحدث في بعض المواضيع |
| Başka biri yok. Şu tıp öğrencileriyle takılıyor, ve oldukça fazla zaman geçiriyorlar. | Open Subtitles | ليس صديقا آخرا إنها فقط تصاحب طلاب الطب هؤلاء |
| Hayır. Öylesine takılıyor işte. | Open Subtitles | لا, إنها فقط تلهو |
| hala siz ikiniz dışarıda takılıyor musunuz? | Open Subtitles | إذا , مازلتم أنتم الأثنين تتسكعون سوياً ؟ |
| Kankalar takılıyor. | Open Subtitles | أفضل براعم شنقا. |
| Sizce bunların hepsi olsaydı biz hâlâ beraber takılıyor olur muyduk? | Open Subtitles | هل تعتقدون لو حدثت كل تلك الأشياء سنتسكع معاً ؟ |
| Ona kötü kararlar aldırabilecek bir grup salak çocukla takılıyor. | Open Subtitles | وهي الأن تخرج مع مجموعة اغبياء يتخذون قرارات سيئة |