| Bu şeyin her yerde takipçileri var. Bütün şehre gizlice yerleştiler. | Open Subtitles | ذلك المخلوق لديه أتباع في كل مكان، لقد تسللوا للمدينة بأسرها. |
| Osman'ın takipçileri Osmanlılar olarak bilinir. | Open Subtitles | وأصبح أتباع عثمان يسمون بالعثمانيون |
| Orici'ın annesi olarak, Köken'in tüm takipçileri tarafından saygıyla anılacaksın. | Open Subtitles | " يَجِبُ أَنْ تبتهَجَى. كأمّ للـ " أوراساى سَتَكُونُى موضع إحترم لدى كُلّ أتباع الأصلِ |
| Ölümünden sonra, takipçileri bi oyun geliştirmiş | Open Subtitles | وبعد مرور سنة على موته اللعبة طورت عن طريق أتباعه |
| Piper, kendi bazı takipçileri almak gerekir. | Open Subtitles | بايبر ، يجب عليك أن تجلبي تابعين لك لوحدك |
| Onun takipçileri büyük çabalar sarf ettiler. | Open Subtitles | حرص اتباعه بجهد ومثابرة تسجيل كل ما كانوا يتذكرونه |
| 10 yılı aşkın Ulusal Fırtına takipçileri ve Belirleyici Derneğinde sertifikam var. | Open Subtitles | لقد كنتُ عضواً مُصدّق عليه من جمعيّة مُطاردي العواصف الوطنيّة والراصدين لأكثر من عشر سنوات. |
| Karavandaki fırtına takipçileri bir şey buldu. | Open Subtitles | تلقيت للتو معلومات من مطاردي العواصف متعلقة بالمقطورة |
| Ölümüne yaklaşırken onun müritleri ve takipçileri ona hep şu soruyu sordular, "İşin sırrı nedir? | TED | لأنه كان يقترب من موته ظل حواريوه وأتباعه يسألونه, ما هو السر؟ |
| Sivil bir kız ve birkaç adamımız bir binada mahsur kaldı yetenekleri olan kişinin takipçileri tarafından binada tutuluyorlardı belki de müritleridir. | Open Subtitles | كانت هناك فتاة مدنية وحفنة من رجالنا عالقين بداخل مبنى وكانوا محتجَزين من قِبل أتباع ذلك الشخصالمختار... أو عابديه. |
| Joe'nun takipçileri hala dışarıda, Claire. | Open Subtitles | أتباع جو ما زالوا موجودين يا كلير |
| Bu süre içerisinde Demir Düzen'in takipçileri nadir rastlanmaya başlandı. | Open Subtitles | و منذ ذلك الوقت كان أتباع - الطريقة الحديدية قلائل و متباعدين |
| Muhtemelen Rambaldi'nin takipçileri eserlerinin götürülmesini önlemek için yapmıştır. | Open Subtitles | (ربما بواسطة أتباع (رامبالدي ليحموا قطعه الفنيّة من النقل |
| Monique'in dediği ise şuydu: "Hayır, takipçileri yok çünkü." | Open Subtitles | :مونيك" قالت" "لا،ليس لديهم أية أتباع" |
| Habib'in takipçileri ABD'deki Müslümanları toplayıp Taliban'a sokuyor. | Open Subtitles | أتباع (حبيب) يجندون مسلمين (محليين في (الولايات المتحدة (وثم يعرفوهم على طريق (طالبان |
| Aramızdakiler bir peygamberin takipçileri. | Open Subtitles | بيننا من أتباع نبي. |
| Ama... ellimizde son haberleri okumak için web sitesine düzenli olarak giriş yapan sadık takipçileri var. | Open Subtitles | لكن ما لدينا هو أتباعه المخلصون الذين يسجلون الدخول في موقعه اعتيادياَ |
| Mekke'de ise, Kureyşliler Hz. Muhammed ve kalan takipçileri üzerindeki baskıyı arttırmışlardır. | Open Subtitles | بالعودة الى مكة قريش بدأَت بالضغط الشديد على محمد وباقى أتباعه |
| Verdiğinde tüm takipçileri bu kararını saygıyla karşılamalı ve ona sadık bir şekilde hizmet etmeye devam etmeli. | Open Subtitles | وعلى أتباعه أن يتقبلوا حكمته عندما يفعل ويستمروا بخدمته بإخلاص |
| Ben takipçileri vardı. | Open Subtitles | لقد كان لدي تابعين |
| Aleister takipçileri ile birlikte ortaya çıktığında yardımımıza ihtiyacınız olacak. | Open Subtitles | والان لو ان اليستر قد ضهر مع اتباعه عندها ستكونوا بحاجة مساعدتنا |
| Ulusal Fırtına takipçileri Derneği mi Harold? | Open Subtitles | -جمعيّة مُطاردي العواصف الوطنيّة يا (هارولد)؟ |
| Garcia, üniversitede konuştuğumuz fırtına takipçileri tam teçhizat dışarıda olmalılar. | Open Subtitles | غارسييا)مطاردي العواصف الذين) تحدثنا معهم بالجامعة ينبغي أن يكونوا بالخارج بكامل قواهم |
| Jordan Collier ve takipçileri küresel bir devrime başladılar, ve şirketime saldırıları da açılış bombardımanı. | Open Subtitles | جوردون كولير وأتباعه مصممين على الثورة العالمية و هذا الهجوم على شركتى هو الافتتاحية |