| Kurban böyle bir şey takmamıştı. Yüzeyindeki çatlaklara ve renk kaybına bakılırsa en az yüz yıllık diyebilirim. | Open Subtitles | الضحية لم يكن يرتدي شيئاً كهذا بناءً على تغير اللون سأقول |
| Cesedi bulunduğunda kolyeyi takmamıştı. | Open Subtitles | لكنهُ لم يكن يرتدي العقدَ عندما وجدنا الجثة |
| Kazayla oldu, yemin ederim. Kaskını takmamıştı ama. | Open Subtitles | كانت حادثة لم يكن يرتدي خوذته |
| 16 yaş takımındaki bir kız sütyen takmamıştı. | Open Subtitles | حسناً , كان هنالك تلك الفتاة من فريق ذو العمر 16 والتي لم تكن ترتدي حمالة الصدر |
| Cinayet günü bu küpeleri takmamıştı. | Open Subtitles | لم تكن ترتدي هذه الأقراط في يوم الجريمة |
| gördün mü Angie sütyen takmamıştı. | Open Subtitles | رأيت "أنجي" لم تكن ترتدي حمالة صدر |
| Hayır, takmamıştı. | Open Subtitles | كلا، لم يكن يرتدي |
| - Hayır, kuru kafalı, siyah kar maskesi takmamıştı. | Open Subtitles | -لا لم يكن يرتدي ذلك |