| Dünyada onu tamir etmeye yetecek kadar koli bandı yok. | Open Subtitles | ما من شريط لاصق في العالم يكفي لإصلاح ذلك الشئ. |
| Kalkan jeneratörümüzü tamir etmeye gezegenimizi tahliye etmek için kışkırtmaya değil. | Open Subtitles | لإصلاح مولد الدرع وليس لإجلاء سكان كوكبنا |
| Burayı neden tamir etmeye başladığımı biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين لماذا بدأت فى إصلاح هذا المكان ؟ |
| Biz tamirciyiz. Kilidi tamir etmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن عمال صيانه أتينا إلى هنا لمحاولة إصلاح القفل |
| tamir etmeye çalıştığında, bir dalgalanma oldu ve o patlamada buraya sıkıştı. | Open Subtitles | و عندما حاول إصلاحها حدث تأثير متعاقب و أصبح محبوساً في الإنفجار |
| Yıkamaya ya da tamir etmeye falan götürmüş olabilir misin? | Open Subtitles | ولا حتى لغسله او إصلاحه أو شيء من هذا القبيل؟ |
| Yani paranı almak için can atıyorlar ama iş bir şeyi tamir etmeye geldiğinde şansın açık olsun. | Open Subtitles | أعني أنهم سعيدون بأن يأخذوا أموالك لكن عندما تحتاج إلى تصليح شيء ما لا يتم بسهولة |
| Ürktüm ama tamir etmeye çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | اصبت بالذعر لكنه قال انه فقط كان يحاول اصلاحها |
| Dogru. ªimdi biIim fuar_BAR_na, haf_BAR_za taray_BAR_c_BAR_n_BAR_ tamir etmeye. | Open Subtitles | هذا صحيح , أنت تستطيع الخطوة التالية , المعرض العلمي لإصلاح ماسح الذاكرة خاصتك |
| Kim olduğumuzu sorarlarsa kiliseyi tamir etmeye geldik. | Open Subtitles | إذا قاموا بالسؤال عنّا نحن هنا لإصلاح الكنيسة،هل فهمت؟ |
| Ayrıca, kiliseyi tamir etmeye gelmedik. | Open Subtitles | ثانياً،لم نأتي إلى هنا لإصلاح هذه الكنيسة |
| Musluğu tamir etmeye geldim. Evde birinin olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | جئتُ لإصلاح الصنبور لم أعلم أنّ هنالك أحد في المنزل |
| Babam çok hastalaninca sirf yakininda olabilmek için havuzu tamir etmeye gönüllü oldum. | Open Subtitles | بعدما أصبح أبي مريضاً، حسناً، تطوّعتُ لإصلاح بركة السباحة حتى أكون على مقربة منه. |
| O zamana kadar, komşuların borularını tamir etmeye devam et. | Open Subtitles | و حتى يحدث هذا استمر في إصلاح أنابيب الجيران |
| Eğer Depo'nun omurga mimarisini biliyorsam ki eminim hepimiz bildiğimden eminiz derdim ki şu an bozuk olan şeyi yani obje tespit sistemini tamir etmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | اذا عرفت أساس الهندسة المعمارية للمستودع و أعتقد نحن كلنا نوافق بأنني أفعل و قلت أنك كنت تحاول إصلاح |
| Her sabah, annem krepleri kahvaltı içi hazırlıyor ve sen de bazı gizemli nedenlerden dolayı bir türlü çalışamayan arabayı tamir etmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | كلّ صباح، تُجهزها للفطور، وأنت دوماً تحاول إصلاح السيارة، التي لسبباً غامضاً، تتوقف عن العمل دائماً. |
| Sabahtan beri arabayı tamir etmeye çalışıyorum ve ve sorunun bujilerde olduğunu yeni fark ettim. | Open Subtitles | أنا أحاول إصلاح.. السيارة كلّ صباح، والآن اكتشفت بأنّ شمعات الإشعال، |
| Kendisi tamir etmeye çalıştı ama bu sefer de penceresi açılmıyor. | Open Subtitles | بأي حال حاولت إصلاحها بنفسها والآن النوافذ لا تفتح ولا تغلق |
| Hayır, tamir etmeye uğraşacağıma tüm üniteyi değiştirmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | كلا، أفضل إستبدال كامل الوحدة بدلاً من محاولة إصلاحها |
| Ana hattımız kesildi. Birileri şu an tamir etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | تم قطع الخط الرئيسي، وشخصٌ ما يقوم على إصلاحه الآن. |
| Bugünkü tek hatamız, tuvaleti tamir etmeye çalışmak oldu. | Open Subtitles | عندما تفكر فيها، خطأنا الوحيد كان محاولة إصلاحه بنفسنا |
| Bak, bir avuç seks robotu parçasıyla portal tabancamı tamir etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | إنني أحاول تصليح جهاز البوابة عبر استخدام قطع آلات الجنس ويجب أن أفعل ذلك بيد واحدة |
| -Hayır, yıkılmış, ama Mosca tamir etmeye çalışıyor. - Oh. | Open Subtitles | انها لا تعمل و لكن "موسكا" يحاول اصلاحها |
| Havalandırmayı tamir etmeye geldi sanmıştım. | Open Subtitles | اعتقدت أنه هنا ليصلح جهاز التكييف |