| Ne kadar çok eğitme verisi girilirse, algoritma yeni görüntüleri doğru olarak tanımakta o kadar iyi olur. | TED | كلما زاد التدريب على البيانات، كلما أصبحت الخوارزميات أفضل في التعرف بشكل صحيح على الصور الجديدة. |
| Kızını tanımakta zorluk çekersen... ..Glen Cove İstasyonu'ndaki en şık kadın ben olacağım. | Open Subtitles | لو حصلت صعوبات في التعرف على ابنتك سأكون أكثر النساء أناقة في محطة قلين كوف |
| O bir siyasetçi rolünde, ama onu tanımakta sıkıntı çekmezsin. | Open Subtitles | سيمثّل جهة سياسية، لن تواجهي مشاكل في التعرف عليه |
| Anne, sen beni tanımıyorsun bile, belki de insanları tanımakta iyi değilsin. | Open Subtitles | ليس كلامي؟ إذن أنتي لا تعرفيني أنتي غير جيدة في التعرف على طباع الآخرين |
| Önümdeki bu, öz kardeşim olarak tanımakta bile zorlandığım kişiyi oluşturmadan önce... | Open Subtitles | أمسيتَ شخصًا بالكاد أميّزه أخًا لي. |
| Önümdeki bu, öz kardeşim olarak tanımakta bile zorlandığım kişiyi oluşturmadan önce... | Open Subtitles | شخص بالكاد أميّزه أخي. |
| Artık bu ülkeyi tanımakta zorlanıyorum. | Open Subtitles | أنا نفسي لم أعد أستطع التعرف على هذا البلد تقريباً |
| Bu tür vakalarda hastalar bildikleri yüzleri tanımakta zorlanırlar. | Open Subtitles | عندما يعاني المريض مشكلة في التعرف على وجوه مألوفة |
| Bu, bazı tarihi eserleri tanımakta neden... - güçlük çektiğimizi açıklıyor. | Open Subtitles | ذلك يفسّر لمَ واجهنا صعوبة في التعرف على بعض التحف. |
| Kanserden o kadar perişan olmuş olanlar var ki aileleri onları tanımakta güçlük çekiyor. | Open Subtitles | احدى الضحايا اصابتها بالغة بالسرطان حيث عائلتها بالكاد تستطيع التعرف عليها |
| - Demek bazı tarihi eserleri tanımakta ...güçlük geçiyordunuz. | Open Subtitles | واجهتم صعوبة في التعرف على بعض التحف. |