| Daha küçük bir çocukken, babamın omuzları üstünde tarlaları dolaşırdım. | Open Subtitles | كولد صغير، كنت أجتاز كل هذه الحقول على أكتاف أبّي |
| Ölünceye kadar bu tarlaları yapmak için çalıştı. | Open Subtitles | وبذل قصارى جهده في العمل حتى مماته من أجل ازدهار هذه الحقول |
| Ta ki bu taş duvarı örüp, tarlaları ekime hazır hale getirene kadar. | Open Subtitles | إلى أن نبني هذا الجدار الحجري ونُحضّر الحقول للزراعة |
| Öyle bir hükme varmam. Perili mısır tarlaları hakkında bir şey duymadım. | Open Subtitles | لا أصدق ذلك ولكنني لم أسمع عن مزارع مسكونة |
| Bir kez altın ve gümüş yağmalandıktan sonra gelecek adım şeker tarlaları açmak. | Open Subtitles | ومتى سُلب الذهب والفضة، فإن الخطوة الأولى هي فتح مزارع السكر. |
| Tüm gün ve her gün çember halinde Pirinç tarlaları,koruluklar ve yollardan geçtik. | Open Subtitles | انها مجرد حقول أرز و غابات تسير في دوائر طوال اليوم كل يوم |
| Bu memeliler, tarlaları ve çayırları tüketmiş! | Open Subtitles | هذه الارانب والقوارض جردت من كل الحقول والبراري |
| Daha küçük bir çocukken, babamın omuzları üstünde tarlaları dolaşırdım. | Open Subtitles | كولد صغير، أجتاز إلى الحقول على أكتاف أبّي |
| Yanıcı malzemelerle donatılmış küçük uçakları tarlaları yakmak için kullandılar. | Open Subtitles | بتدريب المغتربين لقصف كوبا وحرق حقول قصب السكر حيث تم استخدام طائرات صغيرة مزودة بأجهزة حارقة لاشعال النار في الحقول |
| Yiyecek kalmamış tarlaları terk ederlerken ne kadar çok farenin o tarlalardan beslendiği ortaya çıkar. | Open Subtitles | وكما يتركون الحقول العارية يصبح من الواضح كم كانت هناك الولائم |
| Diğer kadınlarla oturup tarlaları seyretmem gerek. | Open Subtitles | يجب عليّ الذهاب والجلوس في دائرة مع بقية النساء و نحدّق في الحقول |
| Binlerce kuş, buradaki tarlaları ziyaret etmek için... | Open Subtitles | آلاف الطيور غيّروا طُرق هجرتهم لزيارة هذه الحقول |
| Narkotik buraya gelip tüm tarlaları yaktı ya hani? | Open Subtitles | بمجيئ إدارة مكافحة المخدرات هنا وحرقهم لكافة الحقول |
| tarlaları nasıl işleyeceğinizi söylemesi için bir lorda ihtiyacınız yok. | Open Subtitles | لا تحتاجون لسيد ليقول لكم كيفية العمل في الحقول. |
| Daha fazla duramadığımızda da, tarlaları yakacağım. | Open Subtitles | وعندما لن نستطيع الوقوف بعد الآن سوف احرق الحقول |
| "Yazın", üveyik ismi olan, "tortorella"'yı İtalyanca söyler. Dolu fırtınası tarlaları vurmadan önce, | TED | في الصيف، يغني طائر القُمْري اسمه "توتاريلّا" بالإيطالية، قبل أن تمتد عاصفة البَرَد إلى الحقول. |
| Orada ekili çay tarlaları varmış. | Open Subtitles | إلى الهند، لبعض مزارع الشاي التي إمتلكها هناك |
| Yağmur ormanının arasına serpilmiş küçük afyon tarlaları vardı. | Open Subtitles | وهناك مزارع خشخاش صغيرة منتشرة خلال الغابات المطيرة |
| Sizin oralarda Batıda buğday tarlaları asla olmamalıydı daha önce hiç "Batıya göç ideolojisini" duydun mu? | Open Subtitles | من مزارع القمح لديك لم يكن من المفترض أن تكون بعيدة ناحية الغرب هكذا هل سمعت من قبل عن قدر مانيفست؟ |
| Bu nevi patates kızartmasından Orta batı mısır tarlaları. | TED | إنها نوع من حقول الذرة المصنوعة من البطاطس المقلية الموجود في الغرب الأوسط للبلاد. |
| Kuyuları ve tarlaları zehirleyecek insanlar asla dönemesin diye. | Open Subtitles | خططَ لتسميم الآبار والحقول حتى لا يعود الناس أبدًا |
| Gepgeniş tarlaları olan bir çiftlik Brian. | Open Subtitles | , مزرعة بحقول كبيرة مفتوحة , براين |