| Şirketle tartışıyordu ve ikide bir kavga çıkarıyordu, değil mi? | Open Subtitles | إنه كان يتجادل مع إدارة الشركة ودخل بمعارك عديدة, صحيح؟ |
| Bir kadınla tartışıyordu. Çok kötü tartışıyorlardı. | Open Subtitles | كان يتجادل مع إمرأة ذهبا إلى الجانب وتحدّثا |
| Merdivende biriyle tartışıyordu sonra birden koşarak zaklasmaya başladi. | Open Subtitles | كان على السلالم المتحركة يتجادل مع شخص ما ثم بدأ بالهرب بعيداً |
| Garajdaydı ve kapı kapalıydı, o yüzden çoğunu anlayamadım, ama tartışıyordu. | Open Subtitles | ، كان بالمرآب و كان الباب مغلقاً لذلك لم أستطع معرفة ماكان .. يقوله لكنه كان يجادل |
| Jules Verne'in fanatik ve hayalperest karakterlerinden biri Ay'a gönderilecek bir roket hakkında tartışıyordu. | Open Subtitles | إحدى شخصيات "جولز فيرن", متحمس و حالم يجادل من أجل إنشاء صاروخ للذهاب إلى القمر |
| Bütün bildiğimiz, sarışın muhtemelen 40 yaşlarında ve Ludwig'le tartışıyordu. | Open Subtitles | كل ما نعرفه هو أنها شقراء وفي الأربعينيات على الأرجح وأنها كانت تتجادل مع لودويغ |
| Biriyle Almanca tartışıyordu. | Open Subtitles | يتجادل مع شخص ما باللغة الألمانية، على ما أعتقد. |
| Alma Cabrera adlı bir kadınla tartışıyordu. | Open Subtitles | كان يتجادل مع امرأة تُدعى "ألما كابريرا" |
| Telefonda biriyle tartışıyordu. | Open Subtitles | يتجادل مع شخص ما على الهاتف. |
| Montez'in papaz yardımcısı gösterileceğini biliyordu dedi, ve Santoya ile tartışıyordu.. | Open Subtitles | بأن الشماس رأى (مونتيز) وهو يتجادل مع (سانتويا). |
| Rakamları çeken kişiyle hile yapıyorsun diye tartışıyordu. | Open Subtitles | كان يجادل المنادي، مدّعيًا أنّه يغش |
| Belki bir ay önce. Başka bir kadınla tartışıyordu. | Open Subtitles | ربما قبل شهر كانت تتجادل مع امرأة أخرى |
| Konuyu bilmiyorum ama bir adamla tartışıyordu. | Open Subtitles | كانت تتجادل مع رجل، لا أعرف عمّا كان، |