| Bunun için de bir şekilde eldiveni çıkarıp bunu tartıya koyacağız. | Open Subtitles | و هذا يتطلب خلع القفاز ثم نستخدم الميزان |
| Ve bu da, yerel senatörün halkın içinde tartıya çıktığı ve kilo vermesinin gerektiğini söylediği an, benim de öyle! | TED | وعندما اعتلى السيناتور المحلّي الميزان في العلن وقال يجب عليه أن يفقد الوزن، وأنا كذلك! |
| Bu sıralarda tartıya çıktım. | TED | وخلال ذلك الوقت، صعدت على الميزان. |
| Hatırlatın da, artık tartıya çıkmayayım. | Open Subtitles | ذكريني بألا أقف على الميزان بعد الآن |
| Katil dilini kesip tartıya koymuş. | Open Subtitles | ... القاتل قامَ بِبترِ لسانها و وضعهُ على كف الميزان |
| Bu tartıya çıktığında tartı 'teker teker lütfen' der. | Open Subtitles | ما قلته هو: "حين تقف على الميزان سيقول، واحد كلّ مرة رجاءً" |
| Çıkar kıçını şu tartıya! | Open Subtitles | أصعد على الميزان |
| Çık şu tartıya! Ne yazıyor? Ne kadar? | Open Subtitles | أصعد على الميزان ماذا يقرأ؟ |
| tartıya çıkar mısın? | Open Subtitles | لا قف على الميزان |
| Justin, şu tartıya çık. | Open Subtitles | جاستن , قف على الميزان |
| tartıya koyun lütfen. Tamam. | Open Subtitles | رجاء ضعوها فوق الميزان |
| Çık şu tartıya. | Open Subtitles | أصعد على الميزان |
| tartıya çık bakalım. | Open Subtitles | قف على الميزان |