| Bu tarz şeyler insanları farklı yollardan tüketir. | TED | هذا النوع من الأمور يؤثر بكثير من الطرق السلبية على البشر. |
| Bu tarz şeyler pişirdiğimde Julia yanımdaymış gibi hissediyorum bir öğretmen edasıyla. | Open Subtitles | لديك حس جوليا عندما تصنعين أشياء كهذه كـ معلمة و كـ صوت |
| Yarım debriyaj? Bu tarz şeyler? | Open Subtitles | تضغط دائما على البرياج أشياء مثل ذلك ؟ |
| Bu tarz şeyler kendiniz dışında başkalarına bir şey ifade etmez. | Open Subtitles | هدا النوع من الأشياء صوته أجوف من أي شخص و لكنك |
| Eğer hızlı bir şekilde kurutursanız, fil ve dümen ya da bu tarz şeyler yapabilirsiniz, ve karım bundan hoşlanmadı çünkü küfleniyorlardı, yamayı bırakmak zorundaydım. | TED | إذا جففتها بسرعة يمكنك عمل اشياء مثل فيل أو ثور أو اي شيء آخر، و لكن زوجتي لم يرق لها الامر لأنها تتعفن، لذلك توقفت عن ذلك. |
| Sorduğum için bağışlayın ama bu tarz şeyler insanı ümitsizliğe sürükler. | Open Subtitles | اعذرني على السؤال، ولكن أمور كهذه قد تقود الرجل إلى الإحباط |
| Listede bu tarz şeyler daima olur. | Open Subtitles | هذا النوع من الأمور تحدث دائما ً في هذه القائمة |
| Ben şeytan, yaratık o tarz şeyler avlarım. | Open Subtitles | أنا أطارد الكائنات الشريرة, الوحوش ذلك النوع من الأمور |
| Bu tarz şeyler her hafta olur. Ben halledebilirdim. | Open Subtitles | .هذا النوع من الأمور يحدث في كلّ أسبوع .لكان بإمكاني مُعالجة الأمر |
| Bu çılgınlık. Bu tarz şeyler için asla tasarlanmamıştı. | TED | هذا جنون. إنها لم تكن مصصمة لفعل أشياء كهذه. |
| Baldızın hakkında bu tarz şeyler söylemen sence etik mi? Ama gerçek. | Open Subtitles | أليس من النفاق أن تقول أشياء كهذه عن نسيبتك ؟ |
| Sence benim gibi masum bir çocuk, o tarz şeyler izler mi? | Open Subtitles | ! هل تعتقد أن فتي برئ مثلي سوف يشاهد أشياء كهذه ؟ |
| İnekler süt vermiyor, bu tarz şeyler. | Open Subtitles | الأبقار لا تنتج لبناً و أشياء مثل تلك |
| Bu tarz şeyler bu kasabada olmaz. | Open Subtitles | أشياء مثل هذه فقط لا تحدث فى المدينه |
| Şu tarz şeyler söylerler, | Open Subtitles | يقولون أشياء مثل.. |
| Ne de olsa bu tarz şeyler insanın aklından çıkıverir. | Open Subtitles | أتعلمين، ذلك النوع من الأشياء الذي يدس في أدمغة الناس |
| Konserler, tiyatrolar, bu tarz şeyler mi? | Open Subtitles | الموسيقى, مسرح الهواة هذا النوع من الأشياء ؟ |
| Şu tarz şeyler söylerdi: | Open Subtitles | وكان يقول اشياء مثل |
| Bu tarz şeyler konuşabildiğimiz zamanlar çok uzun zaman önce değildi. | Open Subtitles | بالماضي القريب كنا سنتحدث عن أمور كهذه |
| Belki bu tarz şeyler uzun zamandır oluyordu. Fark etmedik. | Open Subtitles | ربما كانت هذة الأشياء تحدث من مدة طويلة و لكنكِ لم تعرفي عنها |
| Deriniz pul pul ayrılıyor, saçlarınız, tırnaklarınız uzuyor, bu tarz şeyler. | TED | الجلد يتقشر،الشعر ينمو ، الأظافر ، وهذا النوع من الاشياء. |
| O tarz şeyler için önünde bir ömür var. | Open Subtitles | لديك بقية حياتك أمامك لهذا النوع من الهراء |