| Ancak, öğrendiğim şey tasarladığım şeyden daha önemli olan onu tasarlarken takındığım tavırdır. | TED | ومع ذلك، ما تعلمته كان ما هو أكثر أهمية من الشيء الفعلي الذي صممته هو موقف لدي اتخذت في حين تفعل هذا. |
| Benim tasarladığım bir korsan Yapay Zeka. | Open Subtitles | إنها ذكاء اصطناعي صممته أنا بغرض القرصنة |
| Gerçek bir üzüm asması değil. Kendi tasarladığım bir hibrit. | Open Subtitles | هي ليست عين الدمية الأصلية، بالطبع لكنها هجين صغير من تصميمي |
| 2001 yılında tasarladığım Atriyum evinden kazandım. | Open Subtitles | حَصلتُ عليه لtrium يُسكنُ أنا صمّمتُ في , uh, 2001. |
| ...gidene kadar benim tasarladığım sistemi takip etmezlerse ben hayvanları koruyamam. | Open Subtitles | ما لم أصمم النظام بأكمله من اللحظه اللتي يدخلون فيها إلى لحظة ذبحهم |
| Böylece, ona ilk tasarladığım set kocaman albüm etiketinin olduğu kocaman bir ışık kutusu oldu. | TED | كانت أول مجموعة مشاهد صممتها صندوقًا كبيرًا يشعُ ضوءًا يشمل اسمه وملصقًا بسجلاته. |
| Ben o makineyi, terörist eylemleri bulsun diye tasarladım lakin tasarladığım makine, her şeyi görür. | Open Subtitles | "لقد صممتُ تلك الآلة، لتكشف الأعمال الإرهابية" "ولكنها ترى كل شيء" |
| İlk tasarladığım Matrix neredeyse mükemmeldi. Bir sanat eseriydi. | Open Subtitles | الماتركس الاولى التي قمت بتصميمها كانت كاملة طبيعيا ً، قطعة من الفن |
| Benim tasarladığım bir şeyden kazanç sağlaman bana hiç adil gelmiyor. | Open Subtitles | أن تربحين من الشئ الذي قمت أنا بتصميمه أنتِ محقّة، سيكون عادلاً فقط إن طلبت ,منكِ أن تفعلي هذا معي |
| Bu ürün vücut ile temas edeceğinden biyolojik olarak uyumlu olmalıydı, ayrıca ben tasarladığım ve ödediğim için ucuz da olmalıydı. | TED | لأن هذا المنتج سيتفاعل بشكل مباشر مع الجسم، يجب أن تكون متوافقة حيويا وبيولوجيا مع الجسد كان عليها أيضًا أن تكون منخفضة التكلفة، حيث كنت أصممها وأدفع ثمنها بنفسي. |
| "Sevgili Eva Hansen" adında tasarladığım bir gösteri bu ışık ve renge güzel bir örnek. | TED | والمثال المناسب للضوء واللون هو العرض الذي صممته ويدعى "عزيزي إيفان هانسن" |
| Benim tasarladığım, ve senin yaptığın şu elbise. | Open Subtitles | ، فالفستان الذى ...صممته و الذى قمت أنت بتنفيذه... |
| - Yıllar önce tasarladığım hafızayı nötrleştiren, modifiye edilmiş bir model. | Open Subtitles | -إنها نسخة معدلة من جهاز الذاكرة الذي صممته منذ سنوات |
| Bunu tasarladığım sırada, kahramanlara delicesine tapardım. | Open Subtitles | عندما صممته كنت مفتونا بالأبطال |
| tasarladığım bir patern tanıma programını uyguluyordum da... | Open Subtitles | كنت أختبر نموذج برنامج التعرف على الوجوه قد صممته... |
| Kendi tasarladığım karşıt madde motoru. | Open Subtitles | هذا هو. تصميمي الخاص محرّك ضدّ المادّة ولا احتاج الى تزويده بالوقود |
| İyiydi, yeni tasarladığım müze çeşmesine hayran kaldılar. | Open Subtitles | حسناً ، لقد حبوا تصميمي الجديد لـ نافورة المتحف |
| Ben o makineyi, terörist eylemleri bulsun diye tasarladım lakin tasarladığım makine, her şeyi görür. | Open Subtitles | لقد صمّمتُ الآلة لتكشف الأعمال الإرهابيّة، ولكنّها ترى كلَّ شيءٍ... |
| Ben o makineyi, terörist eylemleri bulsun diye tasarladım lakin tasarladığım makine, her şeyi görür. | Open Subtitles | لقد صمّمتُ الآلة لتكشف الأعمال الإرهابيّة، ولكنّها ترى كلَّ شيءٍ... |
| Kız arkadaşların için tasarladığım şapkalarla zengin olamam. | Open Subtitles | أصمم قبعتان لأصدقائك، هذه ليست بثروة |
| Hayır, Hugh Alexander tasarladığım makineyi yapmak için ihtiyacım olan ekipman parçaları talebimi reddetti. | Open Subtitles | رفض لي طلب لقطع و ومعدات أحتاجها لبناء آلة صممتها |
| Ben o makineyi, terörist eylemleri bulsun diye tasarladım lakin tasarladığım makine, her şeyi görür. | Open Subtitles | "لقد صممتُ تلك الآلة، لتكشف الأعمال الإرهابية" |
| İlk tasarladığım Matrix neredeyse mükemmeldi. Bir sanat eseriydi. | Open Subtitles | الماتركس الاولى التي قمت بتصميمها كانت كاملة طبيعيا ً، قطعة من الفن |
| Bu benim tasarladığım bilgisayar programı-- | Open Subtitles | برنامج الحاسوب هذا, و الذي قمت أنا .... بتصميمه |
| Bu sahne tasarladığım giysiler gibidir. | Open Subtitles | هذا المسرح هو كالثياب التي أصممها |