| Sanırım birinin tasfiye işlerini halletmesi gerekiyor. | Open Subtitles | أفترض بأن على أحدهم أن يقوم بتصفية الديون. |
| Gördüğün gibi, ancak şirketi tasfiye edersen, yatırımcılara kayıplarının 70% ini geri ödeyebilirsin. | Open Subtitles | لذا، أفهمتي... حتى إذا قمتي بتصفية كل ممتلكات الشركة. ستكونين قادرة فقط على أن تردي للمستثمرين. |
| Devrimden sonra yüzlerce devlet görevlisi başları kesilerek tasfiye edildi. | Open Subtitles | بعد إعادة الملكية مئات المسؤولين قطعت رؤوسهم أثناء حملة التطهير |
| tasfiye sırasında tutuklanan yüksek bir parti yetkilisinin oğlu. | Open Subtitles | ابن لموظف ذو مكانة بالحزب تم اعتقاله أثناء التطهير |
| Ve sadece bu hafta sonuna özel tasfiye satışımızdan yararlanın. | Open Subtitles | مدينة الملاعق! و، في نهاية هذا الاسبوع فقط، استفد من بيع التصفية الخاص بنا. |
| Karl bazen kız gibi olabiliyor. İstememesinin tek nedeni şirketlerini tasfiye edeceği... - ...insanlarla kaynaşmak istemiyor. | Open Subtitles | الكتاب لا علاقة له بالموضوع هو لا يجب أن يرى بمكان عام مع أصحاب شركة ينوي تصفيتها |
| Bugün, 'tasfiye' başladı. Berlin bir ön cephe olacak. | Open Subtitles | اليوم، نبدأ خطة كلاوس برلين ستكون الجبهة الأمامية |
| Yukarı çıkıp yatırımcılara şirketi tasfiye etmeyeceğini söylesen nasıl olur? | Open Subtitles | و تتحدث مع المستثمرين و تخبرهم بأنك لن تصفي الشركة , موافق؟ |
| Yahudiler artık iş sahibi olamıyorlar. - Burası da onun için tasfiye ediliyor. | Open Subtitles | لم يعد لليهود اي استثمارات لهذا السبب وجد التفتيش القضائي |
| Yine de şirketi tasfiye edeceğim. | Open Subtitles | كلا لا زلتُ سأقوم بتصفية الشركة |
| Şirketi tasfiye etti ve bütün varlıklarını sattı. | Open Subtitles | سيقوم بتصفية الشركة وبيع حقوقها |
| Stafford üç ay önce iflas dilekçesi vermiş. Şirketi tasfiye ediyormuş. | Open Subtitles | ستافورد) أعلن إفلاسه منذ ثلاث شهور) وقام بتصفية الشركة |
| Şirketi tasfiye ediyorum. | Open Subtitles | أنا أقوم بتصفية هذه الشركة |
| 1930'lardaki tasfiye hareketleri, lider kadrosunu yok etmişti. | Open Subtitles | والسبب راجع لقضاء حملة التطهير التى أنطلقت فى الثلاثينيات، على قادة الجيش |
| Sadece bir kraliçe kalıp tüm rekabet ortadan kalkana kadar tasfiye işlemleri devam eder. | Open Subtitles | لكن تبقى ملكةٌ دون أذى بينما يتمّ التطهير حولها حتى يتم التخلّص من كافّة المتنافسات |
| tasfiye işlemine başlayın. | Open Subtitles | أبدء بعملية التطهير |
| "Bizi tasfiye planlarının gerçekleşmesinden önce davranacağız. | Open Subtitles | لقد أجلنا عمليات التصفية المخطط لها |
| Şirketi tasfiye etmek de nereden çıktı? | Open Subtitles | ما الذي تفكر به؟ تصفية الشركة؟ ما الذي يعينه ذلك حتى "التصفية"؟ |
| Ama güvenli kaynakların raporlarına göre grubun lideri İrlanda'da 48 saat önce tasfiye edilmiş. | Open Subtitles | لكن نحن لدينا تقارير من هناك ان القيادة الرئيسية لهذه المجموعة قد تم تصفيتها في ايرلندا منذ 48 ساعة |
| Hayvanat bahçeniz tasfiye edilecek. Bunu söylemek beni üzüyor. | Open Subtitles | حديقةالحيوان الخاصة بك يجب تصفيتها, اّسف لقول ذلك |
| Bugün, 'tasfiye' başladı. Berlin bir ön cephe olacak. | Open Subtitles | اليوم، نبدأ خطة كلاوس برلين ستكون الجبهة الأمامية |
| Sharon işi bıraktı, mal varlığı tasfiye edildi. | Open Subtitles | لقد خسرتْ عملها، وهي الآن تصفي ممتلكاتها |
| Sanırım, dükkanı tasfiye ediliyordu... | Open Subtitles | أعتقد أنّ ذلك حصل أثناء التفتيش القضائي |