| Evet, doğru ve ona beni ele geçirdiğine dair tatmini yaşatayım. | Open Subtitles | من كانت تلك الشقراء ؟ اه , نعم واعطيه الرضا |
| Aynı tatmini seni öldürerek alamam. | Open Subtitles | لن أحصل على نفس الرضا من قتلك. |
| - Oh, iş tatmini hakkında ben. | Open Subtitles | كنتِ لا تمزحين حسنا . أنا أهم شئ عندى الشعور بالرضا فى الوظيفة |
| Hayır, sadece doğru tahmin etmenin tatmini. | Open Subtitles | كلا، فقط الرضاء بعد الإمساك بالشخص المناسب |
| Bu, masumiyetin bir tatmini mi? | Open Subtitles | لا يوجد ما هو أكثر إرضاء من قهر الأبرياء |
| Birinin bencilce tatmini için hayatların alınmasına asla izin verilmemeli. | Open Subtitles | لا يسمح أبداً أن تسرق حياة انسان معتمداً على شخصيتك |
| Hemen her yerde üretkenlik artar, çalışanın kendini adaması artar, çalışan tatmini artar ve iş değiştirenlerin sayısı azalır. | TED | في كل الإدارة تقريباً ترتفع الانتاجية، كما يرتفع ارتباط الموظف بالعمل ومستوى الرضى يرتفع أيضاً لدى الموظفين، وتقل الخسارة. |
| Nasıl iş tatmini sağlayacağım? | Open Subtitles | اين يفترض علي ان اجد الرضا عن العمل؟ |
| Buna kariyer tatmini deniyor ve sen bunu anlardın eğer... | Open Subtitles | هذا يسمي (الرضا المهني) وكنت لتفهم هذا لو كان 000 |
| Kasten veya değil, Adam Smith'in bize bu konuda söylediği şey, insanların çalıştığı kuruluşun şeklinin o kuruluşun taleplerine uygun insanlar yarattığı ve işlerinden almaları gereken türde bir tatmini elde etmeleri imkânından yoksun bıraktığı. | TED | سواءً قصد هذا أم لا ما يخبرنا به (آدم سميث) هو تشكيل المؤسسة مع الاشخاص العاملين و تشكيل الناس المناسبين لمطالب تلك المؤسسة و حرمان بعض الناس من الفرصة للحصول علي اشكال من الرضا عن أعمالهم ، ما نعتبره أمر مسُلّم به . |
| Bu istediğim tatmini bana vermemişti. | Open Subtitles | لم أحصل على الشعور اللذيذ بالرضا الذي كنت أبتغيه |
| Sadece Hubbard" "ve aradığın ruhsal tatmini edinmek için grubumuzun bir parçası olmalısın." | Open Subtitles | وأن عليك أن تكون جزءاً من جماعتنا لتحظى بالرضا النفسى الذى كنتَ تبحث عنه. |
| Birinin hayatında değişiklik yapmanın tatmini. | Open Subtitles | الشعور بالرضا أن حياة شخص ما قد تغيرت. |
| Seni ağlarken görmesinler. O tatmini onlara verme. | Open Subtitles | لا تسمح لهم برؤيتك تبكي لا تعطيهم الرضاء |
| Doğru ama bu, kendi tatmini için değil. | Open Subtitles | صحيح, لكن ذلك ليس من أجل إرضاء نفسهِ |
| Lizzy, seni temin ederim, bunun hiçbir getirisi ve tatmini olmayacak. | Open Subtitles | ليزي)، أؤكد لك) أن ذلك لن يعطيك إجابات أو أي إرضاء صغير |
| Hiçbir şey yok. Hiçbir tatmini yok. | Open Subtitles | لا يوجد إرضاء |
| Birinin bencilce tatmini için hayatların alınmasına asla izin verilmemeli. | Open Subtitles | لا يسمح أبداً أن تسرق حياة انسان معتمداً على شخصيتك |
| aynı zamanda terapist ile daha az görüşüyor, depresyon tanıları ve ilaç kullanımları daha az oluyor. Spor salonuna daha çok gidiyor ve daha fazla evlilik tatmini yaşıyorlar. | TED | وسيصبحن أقل عرضة للذهاب للطبيب، وتقل فرص تشخيصهم بالإكتئاب، ويقل تناوهم للدواء وترتفع فرض ذهابهم للنادي الرياضي، ويزيد مستوى الرضى الزوجي. |