| Babamın tavuklarını seviyorum. Başka şey yiyince kusuyorum. | Open Subtitles | وانا احب دجاج ابي وعندما آكل شيء آخر اقوم بتقيؤه |
| Çünkü kardeşim, dünyanın en iyi kızarmış tavuklarını yapıyor. | Open Subtitles | لأن أخى قام بعمل أفضل دجاج مقلى فى العالم |
| Bense her seferinde yakalanırdım, çoğunlukla uykuya dalana kadar komşuların tavuklarını kovalardım. | Open Subtitles | كنت دائما متلبسة ، خصوصا املاحقتي دجاج الجيران حتى ولت |
| Genelde Şükran günü için Hooters'ın tavuklarını düşünmezsin ama söylemeliyim ki, bunu sevdim. | Open Subtitles | اتعلم لا تفكر بأن تُعد اجنحة دجاج هوترز لعيد الشكر لكن احقاقا للحق , أعجبتني |
| Ama tavuklarını da çok seviyorum. | Open Subtitles | لكني أحب دجاجهم |
| Örneğin ,Lem Sen gibi. chop suey'i kim tanıttı? Şef peng. General Tso'nun tavuklarını kim tanıttı? ve tüm Japon fırıncılar... Şans kurabiyelerini kim tanıttı ? | TED | على سبيل المثال ، مثل ليم سين ، الذي قدم الشوب سوي ، الشيف بنغ الذي قدم دجاج الجنرال تسو ، وجميع المخابز اليابانية التي قدمت بسكوت الحظ. |
| Alınmayın ama bana, ailemin tavuklarını katleden adamı hatırlatıyorsunuz. | Open Subtitles | لا أقصد الاهانة، لكنك تشبه "الرجل القرد" الذي قتل دجاج عائلتي |
| Bana tavuklarını göster Max. | Open Subtitles | لا يجب أن يكون هناك دجاج ، ماكس |
| "General Tso"'nun tavuklarını seviyorlarmış. | Open Subtitles | أنهم عامتاً يحبون " دجاج " تسو |
| Örneğin, tavuklarını boğazlarsan pirinçlerini çalarsan ya da kulübelerini kızartırsan "Kusura bakmayın" dersin. | Open Subtitles | على سبيل المثال عندما تخنق دجاجهم او تقلب الارز خاصتهم او تضع الباربيكو فى الهوتش*(شراب مسكر ) خاصتهم حينها قل "انا اسف بشان ذلك" |