| Aziz Bakire, o benimle evlenseydi hergün buraya size teşekkür etmeye gelirdim... | Open Subtitles | مريم المقدسة، لو تَزَوجني، سوف آتي إليكِ كل يوم علي قدمي لأشكرك |
| Sana teşekkür etmeye geldim... bu sabah bana yardım etmeye çalıştığın için. | Open Subtitles | لقد أتيتُ لأشكرك على محاولتك مساعدتي هذا الصباح |
| Babana kılıç için teşekkür etmeye geldim. Daha önce etmedim. | Open Subtitles | جئت لأشكر والدك على السيف أهملت فعل هذا بالسابق |
| Eğer teşekkür etmeye geldiysen, bir şey değil. | Open Subtitles | إن كنتَ هنا لتشكرني فلا داعي للشكر والآن اذهب |
| Yüce Tanrım, biz bugün buraya Skylar ve Dan için teşekkür etmeye geldik. | Open Subtitles | إلهنا اتينا إلى هنا اليوم لنشكرك لأجل (سكايلر) و (ودان) |
| Daha sonra ona hayatımı kurtardığı için teşekkür etmeye gittiğimde bana önemli değil dedi. | Open Subtitles | لاحقاً، عندما ذهبت لأشكره على إنقاذ حياتي، قال أنه كان أمر يسير |
| Yani, en yararlı olanı diyorsun, ayrıca bana teşekkür etmeye de gelmedin. | Open Subtitles | تعنين الشيء الأكثر فائدة وأنتِ لستِ هنا لتشكريني |
| Sonra kamyonetten insem ve şoföre teşekkür etmeye gitsem fakat şoförün tavuk olduğunu görsem? | Open Subtitles | وبعد ذلك أخرج من السيارة وأذهب لشكر السائق -ولكن عندها أكتشف أن السائق ماهو إلا دجاجة؟ |
| Geçen sefer, adam akıllı teşekkür etmeye fırsatım olmadı. | Open Subtitles | لم أحصل علي فرصة لأشكرك . في المرة السابقة |
| Bana ayarladığın iş görüşmesi için teşekkür etmeye gelmiştim. | Open Subtitles | أردت أن أتى لأشكرك على إتاحة الفرصه لى للقيام بالمقابله من أجل الحصول على تلك الوظيفه |
| Harika görünüyorsun. Bana ayarladığın iş görüşmesi için teşekkür etmeye gelmiştim. | Open Subtitles | أردت أن أتى لأشكرك على إتاحة الفرصة لي للقيام بالمقابلة من أجل الحصول على تلك الوظيفة |
| Şey için geldim... Bana burada dost eli uzattığın için teşekkür etmeye. | Open Subtitles | لقد جئت إلى هنا فحسب لأشكرك ..أنك منحتني يداً هنا |
| Buraya teşekkür etmeye ve eğer kafanı falan koparmaya çalıştıysam özür dilemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت فقط لأشكرك... وأعتذر إن حاولت أن أن أعضّ رقبتك أو ما شابه. |
| Dün benimle alay etmediğin için sana teşekkür etmeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأشكر لكم للا يضحك في وجهي أمس. |
| Hayır, aslında teşekkür etmeye geldim... yemi yuttuğun için | Open Subtitles | لا، في الواقع لقد جئت لأشكر لك... لأخذ الطعم. |
| Dün gece için komşulara teşekkür etmeye gittim. | Open Subtitles | ذهبت لأشكر الجيران على الليلة الماضيه |
| Şimdi ilk on bire girdin diye teşekkür etmeye mi geldin? | Open Subtitles | جِئت هنا لتشكرني لجعلك لاعبا رئيسياً؟ |
| Buraya bana teşekkür etmeye geldiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اتوقع انك اتيت هنا لتشكرني ؟ |
| Bir yemek sana teşekkür etmeye yetmez, ama.. | Open Subtitles | تعلم,ليس.. كما تعلم,عشاءً للشكر أو أيّ شئ... |
| ..sana teşekkür etmeye geldik. | Open Subtitles | . لقد أتينا هنا لنشكرك |
| Ona teşekkür etmeye bile fırsatım olmadı. | Open Subtitles | لم تسنح لي الفرصة لأشكره. |
| Buraya bana teşekkür etmeye mi geldiniz? | Open Subtitles | .... هل أنت هُنا لتشكريني أم , لأمر مختلف |
| Kurtarıcına teşekkür etmeye mi geldin? | Open Subtitles | قدمتَ لشكر مُنقذكَ؟ |
| Miniminnacık yapımıma hoş geldin. Chazz Michaels'ı kovduğum için teşekkür etmeye geldiysen, zevkle yaptım. | Open Subtitles | مرحباً بك في انتاجي, ان كنت هنا لشكري على طرد تشاز, فهو من داعي سروري |
| Bu harika hafta sonu tavsiyen için teşekkür etmeye arıyorum. | Open Subtitles | انا حقا اتصل لاشكرك علي ترشيحك الرائع لهذه العطلة |
| Adamlarım ne yaptığını söyledi. teşekkür etmeye geldim. | Open Subtitles | رجالي أخبروني بما فعلتي من أجلي لذا أتيتُ لأشكركِ |
| Doğru şeyi yapmamda beni zorladığın için teşekkür etmeye geldim. | Open Subtitles | مهلا، أنا فقط أريد أن أقول شكرا لدفعك لي لفعل الشيء الصحيح |