| Uluslararası güvenlik derken aslında demek istediğim, ülkelerimizi dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı nasıl hazırladığımız ve vatandaşlarımızı nasıl koruduğumuz. | TED | وأنا أعني بالأمن الدولي، ما نقوم به حقًا، كيف نجهز بلادنا لاستجابة أفضل ومنع التهديدات الخارجية، وكيف نحمي مواطنينا. |
| Bırak ne isterse yapsın. Boş tehditlere pabuç bırakmam ben. | Open Subtitles | دعه يفعل ما يحلو له أنا لا أخشى التهديدات التافهة |
| Ama bunu yapınca, dünyamızı yeni tehditlere karşı açık hale getirdim. | Open Subtitles | ولكن في القيام بذلك، انا فتحت و عالمنا على التهديدات الجديدة، |
| tehditlere başvurmak istemem, Bay Harley. | Open Subtitles | أنا لا أريد اللجوء للتهديدات ، سيد هارلي. |
| Bu sistem, sağlığınıza yönelik tüm tehditlere karşı vücut savunmanızı koordine eden dev bir hücre, doku ve organ işbirliği. | TED | هذا الجهاز عبارة عن شبكة واسعة من الخلايا والأنسجة والأعضاء التي تنسق دفاعات جسمك ضد أي تهديدات تواجه صحتك. |
| Bu tip özellikler sıklıkla yerel faunanın oluşturduğu tehditlere karşı bir cevap olarak evrilmiştir, mesela bu örnek için bu bitkiyle beslenen kaplumbağalara karşı. | TED | وكثيرا ما، تطورت تلك المميزات الخاصة كرد على التهديد الذي تشكله الحيوانات المحلية، وفي هذه الحالة، السلاحف آكلة العشب. |
| Bu yüzden üçüncü bir alternatif üretebileceğimizi düşündük ve yaklaşımımız coğrafi tehditlere karşı coğrafi yanıtlar olmasıydı. | TED | لهذا، اعتقدنا أنّه كان علينا الإتيانُ ببديل ثالث. وكان نهجُنا في معالجة التهديدات الجغرافية اتّباعُ حلول جغرافيةٍ. |
| Uygun eğitimle, bizi bombalardan kansere kadar görünmeyen tehditlere karşı bile uyarabilirler. | TED | مع التدريب المناسب ويمكن أن ينبهنا على التهديدات الخفية من القنابل حتى مرض السرطان |
| Belki boş tehditlere ve gevşek disipline alışkınsındır. Bayan Summers. | Open Subtitles | الآن، ربما كنت ستستخدمين التهديدات الفارغة |
| tehditlere başvurmana gerek yok Lex eğer bu projenin kapatılmasını istiyorsan. | Open Subtitles | أتعلم ليس من الضروري أن تلجأ إلى التهديدات ليكس إذا أردت أن تنهي هذا المشروع |
| Artık kavgaya, tehditlere ve seninle ebeveyn-öğretmen konferanslarına son. | Open Subtitles | لا مزيد من العراك ، لا مزيد من التهديدات ولا مزيد من تشاورات المعلّم الوالد معك |
| Olay şu ki, patlayıcılara ihtiyacımız yok, silahlara veya tehditlere, | Open Subtitles | المسألة أننا لا نحتاج المتفجرات أو الأسلحة أو التهديدات |
| Bu da kendinizi olası yeni tehditlere açık hale getirmeniz demektir. | Open Subtitles | وهذا يعني تعريض نفسك للمزيد من التهديدات المحتملة |
| Pekala, son altı ay civarındaki tüm tehditlere bakmak istiyorum. | Open Subtitles | حسناً، أودّ التركيز على جميع التهديدات خلال الأشهر الستّة الماضية أو نحو ذلك. |
| Eğer, bu... narin birlik çökerse, Goa'uld'ları galaksideki tehditlere karşı savunmasız bırakacak. | Open Subtitles | إذا هذا التحالف انهار سوف يترك الجواؤلد عرضة للتهديدات القادمة من خارج المجرة |
| - Biliyorum. O zaman tehditlere iyi tepki vermediğimi de biliyorsunuzdur. | Open Subtitles | اذن , أنت تعلم أني لا أستجيب ايضا للتهديدات |
| - Biz, tehditlere nazik Yaşlı yapmayız. | Open Subtitles | لا نستجيب للتهديدات ، يا أيها الرجل الحكيم |
| Ve sen de benim bildiğim kadar biliyorsun ki, bu tür tehditlere her gün rastlıyoruz. | Open Subtitles | وأنت تعرف مثلى تماماً أننا تصلنا تهديدات كل يوم ليس مثل هذا. |
| Bitkilerin belirli tehditlere karşı bazı yetenekleri vardır. | Open Subtitles | اتعلمين ان النباتات لديها القدره لتستهدف تهديدات معينه؟ |
| Buraya getirtebiliriz. Büronun tehditlere nasıl karşılık verdiğini gösteririz. | Open Subtitles | ، يمكن أن نجلبه إلى هنا ونره التهديد الحقيقي |
| Birleşik Devletler Hükümeti terörist tehditlere boyun eğmez. | Open Subtitles | حكومة الولايات المتحدة لا تستجيب لتهديدات إرهابية |
| Şimdiye kadar tehditlere müsamaha göstermediğimi öğrenmeliydin. | Open Subtitles | عليك أن تعرف الآن بأنني لا أتأثر بالتهديدات |
| Bunu yapmanın yolu da, şantajlara ve tehditlere teslim olmamaktır. | Open Subtitles | والطريق للقيام بذلك هو ليس الانقياد للابتزاز والتهديدات |