| Ama bana tüm evrende türünün tek örneği olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لكنها أخبرتني أنها الوحيدة من نوعها في الكون كله. |
| - Verilmiyor. Bu dünyadaki tek örneği ve şu an ona bakıyorsun. | Open Subtitles | إنها الوحيدة من نوعها على الأرض، وأنت تنظر إليها |
| Ama bana tüm evrende türünün tek örneği olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لكنها أخبرتني أنها الوحيدة من نوعها في الكون كله. |
| Bu paraşütün prototibi.Ben de bir tane sipariş ettim. Türünün tek örneği. | TED | هذا نموذج المظلة .. وقد صممت من اجلي وهي فريدة من نوعها .. والبزة أيضا فريدة ولا يوجد لها مثيل في العالم |
| Sizin gibi bir doğa katili bile bu tek örneği öldürecek kadar aptal olamaz. | Open Subtitles | لن تكون أحمق كفاية للقضاء على أنواع جديدة و فريدة من نوعها. |
| Türünün tek örneği. | Open Subtitles | إنها فريدة من نوعها |
| Bu soyunun tek örneği olan bir orkide. | Open Subtitles | إنها زهرة أوركيد الوحيدة من نوعها في الوجود. |
| Hatta türünün tek örneği diyebiliriz. | Open Subtitles | الوحيدة من نوعها في الواقع |
| 15. yüzyıl dönemi portrelerinin başyapıtı. Türünün tek örneği. | Open Subtitles | تحفة فنية من القرن الخامس عشر فريدة من نوعها |
| Sınırlı üretim türünün tek örneği ayakkabılarım var. | Open Subtitles | لدينا مجموعة محدودة و صفقات جيدة فريدة من نوعها حسناً الحذاء التالي |
| Çiçek her neyse, türünün tek örneği. | Open Subtitles | مهما كانت تلك الزهرة، إنّها فريدة من نوعها |
| Türünün tek örneği, değil mi? | Open Subtitles | انها فريدة من نوعها اليس كذلك ؟ |