| - Yapabileceğimiz tek şey var. | Open Subtitles | ماذا فعلنا؟ هناك شيء واحد نستطيع أن نفعله، بومبا |
| Ama yapabileceğin tek şey var. | Open Subtitles | لكن هناك شيء واحد أنت يُمْكِنُ أَنْ تَعمَلُ. |
| Bu nikahı mükemmel hale getirecek bir tek şey var | Open Subtitles | هناك شيء واحد سيجعل هذا الزفاف مكتمل الأتقان. |
| Ama bir tek şey var, | Open Subtitles | و لكن هناك شئ واحد يمكن أن ينقذ مصر الآن |
| Yapabileceğimiz tek şey var. Ben istifa ederim ve çıkarız. | Open Subtitles | دعينا نفعل شيئا واحدا انا سوف استقيل ثم سأذهب معكي |
| Yapman gereken tek şey var, Roma'ya geri dönmek. | Open Subtitles | هناك شيء واحد يجب أن تفعلة عليك أن تعود إلى روما |
| Burada yapabileceğiniz tek şey var Bay Navorski. | Open Subtitles | هناك شيء واحد فقط يمكنك أن تفعله هنا، سيد نافورسكى |
| Burada yapabileceğiniz tek şey var Bay Navorski. | Open Subtitles | هناك شيء واحد فقط يمكنك أن تفعله هنا، سيد نافورسكى |
| Hays ve bana aynı anda bulaştı. Neden hâlâ yaşadığımı açıklayan tek şey var. | Open Subtitles | . هناك شيء واحد الذي يوضح لماذا أنا بقيت |
| Tekrar ediyorum, bunu düzeltmek için yapabileceğim bir tek şey var. | Open Subtitles | أعيد، هناك شيء واحد أقوَ على فعله ليفي بالغرض، عليّ رؤية الفتاة |
| John Tucker'ın karsı koyamayacağı tek şey var. Kızlar, bu Kate. | Open Subtitles | هناك شيء واحد لا يستطيع أن يقاومه جون تاكر |
| John Tucker'ın karsı koyamayacağı tek şey var. | Open Subtitles | هناك شيء واحد لا يستطيع أن يقاومه جون تاكر |
| Bağımlılar konusunda güvenebileceğin bir tek şey var. | Open Subtitles | : هناك شيء واحد تستطيعين إعتماده مع المدمنين |
| Yapabileceğimiz tek şey var. Görevi iptal etmek. | Open Subtitles | هناك شئ واحد فقط يمكننا فعله الغاء المهمه |
| Ben de öyle diyorum. Cehennem ağzında yaşarken öğrendiğim bir tek şey var: | Open Subtitles | أنا أقول هذا ,هناك شئ واحد تعلمته من شهر الجحيم |
| Koleje gitmeme saçmalığına söylenecek tek şey var: | Open Subtitles | تلك النسوة غير الجامعيات تعلموا شيئا واحدا : |
| Bunların içinde ilginç bulduğun tek şey var. | Open Subtitles | ثمة أمر واحد فقط في الموضوع كله تجده مثيرًا للاهتمام |
| Artık yapacak tek şey var. | Open Subtitles | هنالك شيء واحد علينا فعله الان |
| Evet , buna yapılacak tek şey var. | Open Subtitles | سيعود إلى شيئا صغير جدا حسنا, هناك شىء واحد فقط لنفعله بها |
| Ağaç ya da çalılık yok. Arkasına saklanılacak tek şey var. | Open Subtitles | ليس هناك غابات، لا أشجارَ، هناك شيء وحيد واحد للإختِفاء وراء، |
| Hoşlanmadığım tek şey var, o da sözümün kesilmesidir. | Open Subtitles | إن كان هُناك شيء واحد لا أحبه، يجب أن لا يتصدى احد له. |
| Ama, emin olduğum tek şey var. | Open Subtitles | ولكن هناك شيئا واحد أنا غير مشوش بشأنه |
| Bir erkek olarak kadınlar hakkında bilmen gereken tek şey var. | Open Subtitles | بصفتك رجل , فهناك شيء واحد يجب أن تعرفه عن النساء |
| Hapisten yeni çıktım ve şu anda ilgilendiğim bir tek şey var. | Open Subtitles | فقط خرجت من الملهى الحقير وهناك شيء واحد أنا مهتمّ بة الآن |
| Korkarım yapabileceğimiz bir tek şey var. | Open Subtitles | أنا خائف هناك وحيد شيء واحد الذي نحن يمكن أن نعمل. |