| Muhtemelen bu ameliyatı eninde sonunda olmak zorundayım ama o zamana kadar ona yakın olmamı sağlayan tek şeyi kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | أعلم أني عاجلاً أم آجلاً سأخضع لتلك الجراحة لكن حتى ذلك الحين، لن أخاطر بفقدان الشيء الوحيد الذي يجعلني على مقربة منها |
| Ağladığımı hatırlıyorum bana ümit veren tek şeyi elimden almışlardı çünkü. | Open Subtitles | أتذكر أنني بكيت لأنهم أخذوا مني الشيء الوحيد الذي أعطاني الأمل |
| Tabi. Beni temize çıkaracak elimizdeki tek şeyi, hükümetin bir çalışanına mı vereceğiz? | Open Subtitles | هل سنقوم بإعطاء الشيء الوحيد الذي يمكن أن يبرئني إلى أحد عناصر الحكومة؟ |
| Eğer bu arkadaşlığa ihanet edersen, sahip olduğu tek şeyi de yok edersin. | Open Subtitles | إن خنت تلك الصداقه، ستدمر الشئ الوحيد الذي تبقى له في هذا العالم. |
| - Central City'nin özlediğin tek şeyi Kid Flash mı? | Open Subtitles | كيد فلاش هو شيء واحد كنت أفتقد حول مدينة الوسطى؟ |
| Ellerimi donunun içine sokmayacak kadar çok sevdiğim tek kadından bana kalan tek şeyi de benden aldılar. | Open Subtitles | وقد اخذوا الشىء الوحيد المتبقى لدى من المرأة التى احببتها بما فيه الكفاية والتى لم اضع يدى تحت سروالها |
| Bunu yaparsak, bizi keseli sıçanlardan ayıran tek şeyi kaybederiz! | Open Subtitles | لو فعلنا ذلك، فنحن نفعل الأمر الوحيد الذي يميزنا عن القوارض |
| 5 saatlik yeni kariyerimde, nasıl yapıldığını bildiğim tek şeyi yaptım. | TED | خلال خمس ساعات في مسيرتي الجديدة، قمت بالشيء الوحيد الذي كنت أعرف طريقة إنجازه. |
| Şu anda bilmem gereken tek şeyi biliyorum: Onu sevdiğimi. | Open Subtitles | الآن , أعرف الشيء الوحيد الذي يجب علي أن أعرفه: |
| Paranın veya gücün geri getiremeyeceği tek şeyi aldın benden. | Open Subtitles | سلبتني الشيء الوحيد الذي لا يستطيع المال ولا النفوذ ردّه |
| Paranın veya gücün geri getiremeyeceği tek şeyi aldın benden. | Open Subtitles | سلبتني الشيء الوحيد الذي لا يستطيع المال ولا النفوذ ردّه |
| Adam markete gidiyor ve alerjisinin olduğu tek şeyi alıyor. | Open Subtitles | هو ذهب للمتجر واشترى الشيء الوحيد الذي لديه حساسية تجاهه |
| Ama bir tek şeyi yapmanı istemiyorum o da kendini suçlaman. | Open Subtitles | لكن الشيء الوحيد الذي لا أريدكِ أن تفعليه هو لوم نفسكِ. |
| Böylece yedi yaşındaki küçük, ümitsiz aklımın bu trajediyi önlemek için düşünebildiği tek şeyi yaptım. | TED | ففعلت الشيء الوحيد والذي يمكن أن يفكر فيه عقل طفل في السابعة لكي يتجنب هذه المأساة |
| Böylelikle gittim ve elimden gelen tek şeyi yaptım. | TED | لذا ذهبت وفعلت الشيء الوحيد الذي استطعت فعله. |
| İnsanlar olarak hayatta kalmamız için gereken tek şeyi şu anda yok ediyoruz: Gezegenimizi. | TED | كوننا بشر، الآن نحن ندمر الشيء الوحيد الذي نحتاجه للبقاء على قيد الحياة: كوكبنا |
| Ona zarar verirsen dünyada değer verdiğin tek şeyi yok ederim. | Open Subtitles | لو أذيته, سوف أُدمر الشئ الوحيد الذي تهتم به في حياتك |
| Değer verdiğim tek şeyi elimden aldı. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذس أهتممت به أخذته بعيداً عني |
| O kadar çok odaklanmışsınız ki kazanmaya tek şeyi unutmuşsunuz. | Open Subtitles | يجب أن تركزوا جيداً لتصنعوها لقد نسيتم شيء واحد صغيراً إنها تدعى الموسيقى |
| Sahip olduğumuz gerçekten etkili tek silahın onların yapamadığı tek şeyi yapabilme yeteneğimiz olduğunu söyledim. | Open Subtitles | حسنا , إن السلاح الحقيقى و الفعال الذى نملكه هى قدرتنا على فعل الشىء الوحيد الذى لا يستطيعوه |
| Herkesin "yapamazsınız" dediği tek şeyi yapacağız. | Open Subtitles | سنفعل الأمر الوحيد الذي لا يتوقعه الناس منا. |
| Josh için yapmayı bildiğim tek şeyi yapıyorum. | Open Subtitles | انا اقوم بالشيء الوحيد الذي اعرف كيف افعله لأجل جوش |
| Onu iyiliğe bağlayan, içindeki insan yanını uyandıran tek şeyi çıkararak: | Open Subtitles | سنُبعِد الشيء الوحيد الذي يُضعِف نصفه البشري الشيء الذي جعله يتمسك بالخير: |
| Sayın Bakan, ona emin olduğum tek şeyi hatırlatın. | Open Subtitles | سيادة الأمين ، ذكره بشيء واحد أنا متأكد منه |
| Ve bu benim çıkıp beni kurtaracak tek şeyi bulmama engel oluyor. | Open Subtitles | وهو الذي يمنعني من الخروج والحصول على الشيئ الوحيد الذي قد ينقذني |
| Seksle alakalı olmayan, düşünebildiğim tek şeyi istemiştim. | Open Subtitles | لقد طلبتُ الشيء الوحيد الذي يمكنني .التفكير فيه على أنه لم يكن جنسيًا |