| Aralarındaki bağı kırmak mümkün değildir çünkü Tek bildikleri budur. | Open Subtitles | الرابط بينهم لن يكون قابلا للقطع لأنه كل ما يعرفونه |
| Tek bildikleri senin yeni, tatlı ve ilgi çekici olduğun. | Open Subtitles | كل ما يعرفونه أنك جديد و لطيف و مثير للاهتمام |
| Doktorları asla dinleme. Tek bildikleri şey ölüm. | Open Subtitles | لا تستمع للأطباء أبدا كل ما يعرفونه سوى الموت |
| Tek bildikleri şey bu sembolün eskiden taşıdığı anlamını kaybetmesi. | Open Subtitles | كل ما يعرفونه هو أن هذا الرمز لم يعد يعني ما كان يعنيه قبلًا |
| Sonraysa Tek bildikleri, dayak, ısırılma, çığlıklar. | Open Subtitles | الشيء القادم الذي يعرفونه الركل و الكبح والصراخ |
| Tek bildikleri, bir gün birisi ön kapıdaki eski bir kilide uyan bir anahtarla gelecek. | Open Subtitles | ، كل ما يعرفونه هو أنه ذات يوم سيصل شخصاً ما وبحوذته مفتاح مُناسب لفتح القِفل القديم المُتواجد على الباب الأمامي |
| Tek bildikleri ve tek hatırlayacakları bu. | Open Subtitles | هذا كل ما يعرفونه وهم جميعاً سيتذكرون |
| Tek bildikleri bu. | Open Subtitles | هذا كل ما يعرفونه. |
| Tek bildikleri Steven King. | Open Subtitles | كل ما يعرفونه هو ستيفن كين |
| Tek bildikleri bir vukuat olduğu. | Open Subtitles | كل ما يعرفونه أن هناك مشكلة |
| Ama Tek bildikleri bu. | Open Subtitles | لكن هذا كل ما يعرفونه |
| Çünkü Tek bildikleri şey bu. | Open Subtitles | هذا كل ما يعرفونه |
| Richard, Tek bildikleri denemeyi yaptığında laptopunun yanında olmaması. | Open Subtitles | ريتشارد), كل ما يعرفونه) أن جهازك لم يكن معك عندما قمت بالإختبار |
| Tek bildikleri Stephen King. | Open Subtitles | كل ما يعرفونه هو (ستيفن كين) |
| Tek bildikleri, yemek ve ateş etmek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يعرفونه القتل والأكل |
| Bundan mutluluk duyacaklar çünkü Tek bildikleri bu. | Open Subtitles | وسيسعدون بذلك لان هذا الذي يعرفونه |
| Tek bildikleri bunlardır. Hayatları bundan ibarettir. | Open Subtitles | هذا كل الذي يعرفونه هذه حياتهم |