| Tek Göz Willy'nin hazinesini bulsam, babamın tüm borçlarını öderdim. | Open Subtitles | إذا وجدت مادة ويلي الأعور الغنية، سأدفع كل فواتير أبي |
| Tek Göz Willy ve adamlarının yıllarca orada kaldığını söyledi. | Open Subtitles | قال ويلي الأعور أن مجموعته كانت هناك لسنوات |
| Çocuklar ya bu harita bizi Tek Göz Willy'nin hazinesine götürürse? | Open Subtitles | يا شباب ماذا لو أن هذه الخريطة يمكن أن تقود إلى مادة ويلي الأعور الغنية؟ |
| Hissediyorum, Tek Göz Willy. Aşağıda olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أستطيع الشعور بك، ويلي الأعور أعرف بأنك هنا |
| Çocuklar, bakın. Tek Göz Willy'nin falan iskeleti olmalı. | Open Subtitles | يا شباب، أنظرو يبدو مثل هيكل عظمي أو ويلي الأعور أو شيء ما |
| Seni bulduk Tek Göz Willy. Tam arkandayız. | Open Subtitles | لقد وجدناك، يا ويلي الأعور نحن خلفك تماما |
| Hayır! Dinleyin, Tek Göz Willy bir hazine çaldı. | Open Subtitles | لا أنظر، ويلي الأعور سلب الكنز مرة |
| Aşağıda olduğunu biliyorum Tek Göz Willy. Orada olmalısın. | Open Subtitles | أعرف بأنك هنا، ويلي الأعور سأكون عندك |
| Şu korsan. Tek Göz Willy. | Open Subtitles | الرجل القرصان ويلي الأعور |
| 'Tek Göz Willy hazinesinin anahtarı bende.' dedi. | Open Subtitles | إلى ويلي الأعور ' |
| Tek Göz Willy gerçekten de aşağıda. | Open Subtitles | ويلي الأعور حقا هنا |
| Bu Willy. Tek Göz Willy. | Open Subtitles | إنه ويلي ويلي الأعور |
| Tek Göz Willy! | Open Subtitles | ويلي الأعور |
| Tek Göz Willy. | Open Subtitles | ويلي الأعور |