"tek ipucu" - Translation from Turkish to Arabic

    • الدليل الوحيد
        
    • الخيط الوحيد
        
    • دليلنا الوحيد
        
    • المفتاح الوحيد
        
    • الفكره الوحيده التى
        
    Olay yerindeki tek ipucu, kanlı bir avuç iziydi. Open Subtitles و الدليل الوحيد في مسرح الجريمة كان بصمة مٌدماه لراحة يد
    Hiç şaşmam. Ama elimdeki tek ipucu bu. Open Subtitles ذلك لن يكون صادماً، لكن هذا هو الدليل الوحيد الذي لديّ
    Şu anda elimizde olan tek ipucu bu. Open Subtitles هذا هو الدليل الوحيد المتوافر لدينا حاليــا
    Ben hâlâ izleyeceği kanısındayım. Elindeki tek ipucu sensin. Open Subtitles مازلت أظنه سيفعل أنت الخيط الوحيد الذى لديه
    Elimizdeki, olayın izini sürmemizi sağlayacak tek ipucu her suç mahallindeki elektronik bir cihazın bozulması. Open Subtitles الخيط الوحيد الذي يربط عمليات القتل ببعضها هو إتلاف جهاز إلكتروني في كل موقع جريمة
    "Bizi Max'ın katiline götürecek tek ipucu!" Adam ortalıkta! Open Subtitles ماذا عن دليلنا الوحيد على قاتل ماكس انه مايزال هناك
    Demek tek ipucu bu disk ha? Open Subtitles هل هذا القُرص القديم هو المفتاح الوحيد ؟
    Elimizdeki tek ipucu, tabii bu bir ipucuysa şifrenin bir parçası olan iki kelime; Open Subtitles -لا نعرف الفكره الوحيده التى لدينا هى كلمتان كانتا جزء من الرمز
    Kaçırılma olayındaki tek ipucu bu el yapımı merdiven. Open Subtitles هذا السلّم هو الدليل الوحيد على وقوع الإختطاف، كان منزليّ الصنع.
    Kaçırma olayının tek ipucu merdiven, ev yapımıydı. Open Subtitles هذا السلّم هو الدليل الوحيد على وقوع الإختطاف، كان منزليّ الصنع.
    Burası elimde olan tek ipucu. Open Subtitles مثلما فعل مع جانيت هذا المكان الدليل الوحيد الذي أمتلك
    Ve şu anda elimizdeki tek ipucu bu. Open Subtitles وحتى الآن إنه الدليل الوحيد الذي بحوزتنا
    tek ipucu pasaklı kadının yanındaki adamdaki dövme. Open Subtitles الدليل الوحيد هو الوشم على العاهرة مع الأولاد.
    Elimizdeki tek ipucu bu. Open Subtitles انه الدليل الوحيد لدينا لكل ما كانوا يعملون.
    Esir tutulduğun sırada gördüğün adam, şu an için, elimizdeki tek ipucu. Open Subtitles الرجل الذي رايتِه وأنت مخطوفة هو الخيط الوحيد الان
    Şu ana kadar, elimizde ki tek ipucu Ellie'de bulduğumuz dinleme cihazı. Open Subtitles "حسناً, الخيط الوحيد الذي لدينا هو جهاز التصنط الذي وجدناه في "ايلي
    Lütfen, sorularıma cevap bulabilmek için elimdeki tek ipucu bu. Open Subtitles من فضلك، إنه الخيط الوحيد الذي لدي لإيجاد بعضاً من تلك الأجوبة
    Elimizdeki tek ipucu, Jack Bauer ve ekibi tarafından olay yerinden kurtarılan bir dizüstü bilgisayarın sabit sürücüsünden çekildi. Open Subtitles الخيط الوحيد لدينا تم اخذه من ... القرص الصلب من حاسب نقال
    Elimizdeki tek ipucu bu ve adam hala kayıp. Open Subtitles وذلك هو دليلنا الوحيد ولا يزال مفقوداً
    Elimizdeki tek ipucu kayboldukları yıl: Open Subtitles :دليلنا الوحيد بشأن اختفائهم هو عام
    Bizi eroine götürecek tek ipucu gitti. Open Subtitles لقد ذهب دليلنا الوحيد
    Yapma, Helo. Dünya'nın yeri hakkındaki tek ipucu olduğu farz ediliyor. Open Subtitles هيا يا (هيلو) , يفترض ان تكون المفتاح الوحيد لاجل تحديد موقع الارض
    Yok, hayır, elimdeki tek ipucu... Vanessa'nın bana gönderdiği bu çek. Open Subtitles كلا كلا المفتاح الوحيد الذي املكه (هو هذا الشيك الذي أرسلته لي (فانيسا
    Bu sana verebileceğim tek ipucu. Open Subtitles هذه الفكره الوحيده التى أعرضها عليكى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more