| Bebek gerçek benden tek kalan şey olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون الطفل هو كل ما تبقى من نفسي الحقيقية |
| Bütün günü bir adamın bütün kariyerini çöpe atmakla geçirdim ve tek kalan eski bir şişe şampanya ve Raj'ın gizlice aldığını sandığı çıplak kadınlı kalem. | Open Subtitles | قضيت اليوم بأكمله ألقي بكامل حياة شخص ما المهنية، و كل ما تبقى هو قارورة شمبانيا قديمة، و قلم سيدة عارية أخذه راج |
| Artık Trenwith Poldarklarından tek kalan sensin. | Open Subtitles | الآن أنتِ كل ما تبقى من .آل بولدارك في ترينوث |
| Bu kız arkadaşından geriye kalan tek kalan şey şimdi vazgeçip teslim olun | Open Subtitles | هذه كلّ ما تبقّى من صديقتُكِ. الآن استسلم. |
| Elimizde tek kalan duvar rengi sarı olduğundan bu 7. ipucunun Dunhill sigarasını içtiğini söylediği ilk ev olmalı. | TED | والآن اللون الوحيد المتبقي هو الأصفر، لابد أن يكون للمنزل الأول، حيث يعيش مدخن الدونهل حسب المفتاح رقم سبعة. |
| Bir çok kişi ellerinde tek kalan bu şişeyi gazeteci için açma zahmetine girmiyor, can atmıyor. | TED | ليس هناك الكثبر من الناس الذين يتطلعون الى فتح زجاجة النبيذ الوحيدة المتبقية لديهم لصحفي |
| Elimde yeterince materyal var demek. Üçünü çalışmak için. tek kalan aile. | Open Subtitles | أعتقد أنّ لدي ما يكفي لاستخدم 3 منها كل ما تبقى هو العائلة |
| Ev orada, sen de buradasın ve Doğunun Kötü Kalpli Cadısı'ndan tek kalan bunlar. | Open Subtitles | وهذاهو المنزل،وها أنتي ذا... .. و هذا كل ما تبقى من ساحرة الشرق الشريرة ... |
| Geriye tek kalan kafalarını koparmak. | Open Subtitles | كل ما تبقى الآن هو رأس الأفعى. |
| Benim. Elinde tek kalan benim. | Open Subtitles | أنا هو أنا كل ما تبقى لك |
| tek kalan, koca bir yarık. | Open Subtitles | كل ما تبقى لدينا هي هذه .. |
| Artık tek kalan benim. | Open Subtitles | الآن كل ما تبقى هو أنا |
| "Elimizde tek kalan nefretse bizi çoktan değiştirmişler demektir" diyen sendin. | Open Subtitles | لقد قلتَ لي "إن كان كل ما "تبقى لدينا هو الحقد{\pos(190,220)} "فقد غيّرونا مسبقاً"{\pos(190,220)} |
| tek kalan bu galiba. | Open Subtitles | لعل هذا كل ما تبقى |
| Elimizde tek kalan bu. | Open Subtitles | هذا كل ما تبقى لنا |
| tek kalan bu. | Open Subtitles | هذا كل ما تبقى. |
| Hadi eğlenelim! tek kalan şey bu. | Open Subtitles | لا بأس، فلنستمتع بوقتنا قليلاً هذا كلّ ما تبقّى لدينا |
| Artık tek kalan ruhun ele geçirilmesi. | Open Subtitles | كلّ ما تبقّى لي، هو قهرُ الروح. |
| Yeşil duvarlı ev için tek kalan yer kahve içen sahibiyle 4. ev, böylece 5. ev de beyaz boyalı olan. | TED | المكان الوحيد المتبقي للمنزل ذي الطلاء الأخضر الذي يشرب صاحبه القهوة هو المنزل الرابع، مما يعني أن المنزل الأبيض هو الخامس. |
| Eve dönebiliriz. tek kalan takım biziz. Şansımız var. | Open Subtitles | يمكننا ان نعود للوطن ,يمكننا ذلك فنحن الفريق الوحيد المتبقي |
| tek kalan benim. Diğerleri ya kovuldu ya da istifa etti. | Open Subtitles | أنا الوحيدة المتبقية من المغادرين, كل شخص آخر إما طرد أو أستقال |
| tek kalan spor buydu. | Open Subtitles | لقد كانت الرياضة الوحيدة المتبقية |