| Yiyecek-içecek ve çiçek ikram edecek müzisyenler ve park ettirme ve binlerce dondurulmuş kelebek işiyle uğraşacak tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا الوحيد الذي يتعامل مع متعهدي الطعام و بائعي الأزهار و الموسيقيين و عمال إيقاف السيارات و ألف فراشة مجمدة |
| O hızlandırıcıyı ayarlayabilecek tek kişi benim ve bunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنا الوحيد الذي يستطيع معايرة المسرّع. و أنتَ تعرف ذلك |
| Bunu yapabilecek tek kişi benim. Bu işin kaynağında olan benim! | Open Subtitles | أنا الشخص الوحيد الذي يمكنه ذلك فأنا هنا في مصدر القرار |
| Onu anlayan tek kişi benim! -Başka yerde mutlu olamaz. | Open Subtitles | أنا الوحيدة التي تفهمها، فلو أخذتها مني لن يكون أمامها فرصة |
| Artık bizi buradan kurtarabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | الآن انا الشخص الوحيد الذي يستطيع أن يخرجنا من هنا |
| Verileri okuyabilen ve çıkış noktasını bulabilen tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا الوحيد الذي يمكنه قراءة البيانات وأخذنا إلى نقطة الاستخراج |
| Sana yardım edebilecek tek kişi benim. Başka hiç kimse değil. | Open Subtitles | .أنا الوحيد الذي يستطيع مساعدتك و لا أحد غيري |
| Bu lanet olasını kontrol edebilen tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا الوحيد الذي يستطيع أن يسيطر على هذا اللعين |
| Onu çözebilecek olan tek kişi benim. Bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنا الوحيد الذي يستطيع أن يحلها، وأنت تعلم ذلك. |
| Onu çözebilecek olan tek kişi benim. Bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنا الوحيد الذي يستطيع إجاده , أنت تعلم ذلك. |
| Dürüst olabileceğin tek kişi benim, biliyorsun. | Open Subtitles | أنا الشخص الوحيد الذي يعرف من يستطيع إبقائك صادقة. |
| Nestor'un hayatının iyi mi, yoksa kötü mü sonlandığını umursayan tek kişi benim. | Open Subtitles | تعرفين, أنا الشخص الوحيد الذي يهتم بالحقيقة حقيقة كيف وصلت حياة نيسترو إلى نهايتها جيدة أم سيئة |
| Her zaman yanında olacak tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا الشخص الوحيد الذي سيكون دائما موجوداً لأجلك |
| Ama en sonunda, onu kurtarabilen tek kişi benim. | Open Subtitles | وفي النهاية أنا الوحيدة التي يمكنها إنقاذه |
| Lütfen dinle. Onu durdurabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أرجوك أنصتي لي أنا الوحيدة التي تستطيع إيقافها |
| Lütfen dinle. Onu durdurabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أرجوك أنصتي لي أنا الوحيدة التي تستطيع إيقافها |
| Şu anda yazılıma bakıcılık edecek tek kişi benim. | Open Subtitles | حاليا انا الشخص الوحيد الذي يستطيع رعاية تشخيص البرامج |
| Katil hala dışarıda, ve onu durdurabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | القاتـل مازال طليقاً وأنا الوحيد الذي يستطيـع ايقافـه |
| Çok tuhaf, çünkü bugüne kadar sana gerçekten değer veren tek kişi benim. | Open Subtitles | هذا جنون لأنني الشخص الوحيد الذي اعتني بك حقاً |
| Seni hayatta tutabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا هو الشخص الوحيد القادر على إبقائك حيًا |
| Hayır, aslında yaparım, hatta onu yakalayabilecek tek kişi benim, çünkü onu izler, hareketlerini önceden bilir ve onu iş üzerinde yakalayabilirim. | Open Subtitles | لكنى أستطيع انا الوحيد الذى يمكنه لأنى استطيع ان اتوقع خطواته سوف اكتشف خطوته القادمه و اتمكن منه و المجوهرات بيده |
| Çünkü sana neden söyleyecek tek kişi benim. | Open Subtitles | لانني انا الوحيدة التي ستخبرك لعدة اسباب |
| Bunu Steve'den başka söyleyebilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا متأكدة من أنني الشخص الوحيد الذي يستطيع أن يقول هذا |
| Eğer onunla yer değiştirebilseydik, yapardım ama ne yazık ki yapamayacak tek kişi benim. | Open Subtitles | لو امكننى تبديل جسدة بجسدى مرة أخرى سأفعل لكن لسوء الحظ أنا الشخص الوحيد الذى لا يمكنة ذلك |
| - Artık beni tanımıyorsun. - Burada seni tanıyan tek kişi benim. | Open Subtitles | ـ أنت لم تعد تعرفنى ـ أنا الوحيد الذى يعرفكِ هنا |
| Hatta, bunu düzeltebilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | في الحقيقة، أنا الوحيد القادر على اصلاح هذا |
| İnterneti çevirmeli bağlantıdan daha kötü bir şekilde yavaşlatabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا الوحيدة القادرة على إبطاء سرعة الإنترنت... لتصبح أسوأ من الاتصال الهاتفي. |