| Beni hayatımda mutlu edebileceğine inandığım tek kişiydi. | Open Subtitles | لقد كان الشخص الوحيد الذي اخترته في حياتي |
| Uzun bir süre boyunca güvenebileceğim tek kişiydi. | Open Subtitles | للوقت الطويل، هو كان الشخص الوحيد الذي أنا يمكن أن أئتمن. |
| İhtiyar Cabrales ona bir iş veren tek kişiydi. | Open Subtitles | العجوز كابرالز كان هو الوحيد الذي سمح له بالعمل |
| Bu olayda Markham belki de doğruyu söyleyen tek kişiydi. | Open Subtitles | "مارخام" ربما هو الوحيد الذي يقول الحقيقة. |
| Joyce aranızda tahammül edebildiğim tek kişiydi. | Open Subtitles | جويس كانت الوحيدة من بينكم والتي كنت أطيقها |
| Vadik'i sağ gören tek kişiydi. | Open Subtitles | حسنا، هو كان الوحيد الذي رأى فاديك حيّ أبدا. |
| Ronnie, yanında takılmasına izin veren tek kişiydi. | Open Subtitles | روني هو الشخص الوحيد الذي سمح له بالتسكع في وندرلاند |
| Bana gerçekten değer veren tek kişiydi. Ne düşündüğünüz önemli değil. | Open Subtitles | لقد كان الشخص الوحيد الذي إعتنى بي لايهم ماتظنه أنت |
| Patlamadan sonra saymadığımız tek kişiydi. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد الذي لا نستطيع معرفة مكانه بعد الإنفجار عظيم. |
| İbrahim, kavgaya karışacak cesareti olan tek kişiydi. | Open Subtitles | ابراهيم كان الشخص الوحيد الذي كان يمتلك شجاعة الإقدام |
| Orada benimle konuşan tek kişiydi. | Open Subtitles | لقد كانت الشخص الوحيد الذي تحدث إليّ هناك |
| Şimdiye kadar bana nazik davranan tek kişiydi. | Open Subtitles | كان الشخص الوحيد الذي يقول لي كلمات لطيفة |
| Tuhaf olan şuydu ki Steve Jobs, Bill'in hiç bağırmadığı tek kişiydi. | Open Subtitles | ...الشيء الغريب هو ان ستيف جوبز هو الوحيد الذي لن يصرخ عليه بيل ابدا. بل لقد كان العكس |
| Ama onu anlayan tek kişiydi. | Open Subtitles | و لكن هو الوحيد الذي سيفهم المغزى منها |
| Hicks öyle bir atışı yapabilecek tek kişiydi. | Open Subtitles | هيكس" هو الوحيد الذي يمكنه اطلاق تلك الرصاصة |
| Orada olan tek kişiydi ve onunla paylaşamıyorum bile bunu. | Open Subtitles | كانت الوحيدة الموجودة هناك ولا يمكنني حتى مشاركتها الأمر |
| Ona bu kadar yaklaşabilecek tek kişiydi. | Open Subtitles | لقد كانت الوحيدة التي بإمكانها الاقتراب منه |
| Rick onun paylaşmasını sağlayan tek kişiydi. | Open Subtitles | معظم الوقت, كان الوحيد الذي يجعلها تشارك |
| O istediğinden fazlasını veren tanıdığım tek kişiydi. | Open Subtitles | لقد كان الرجل الوحيد الذى عرفتة أعطى أكثر مما طلب لنفسة |
| Taylor, donanma olayını ciddiye alan tek kişiydi. | Open Subtitles | (تايلر) هي الوحيدة التي تأخذ تمارين البحارة تلك بشكل جديّ |
| O, sevdiğim tek kişiydi. | Open Subtitles | كانت الوحيدة التي إستطعت أن أحبها |
| Belki de gemide yanında durmaya dayanabilen tek kişiydi. | Open Subtitles | ربما كانت هي الوحيدة على متن السفينة يمكنكِ الجلوس بجوارها |
| Ligament of Treitz'i tanımlayabilen tek kişiydi. | Open Subtitles | أتذكر أنك كنت الوحيد الذي يمكنه التعرف على إصابة التمزق في أربطة ترايتس |