| Tek yaptığı içmek. Neden onu eve almayı kabul ettiğimizi bilmiyorum. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو الشرب, لا أعلم لما وافقنا على مشاركته |
| Belki Tek yaptığı eve gelip, kanepede oturup TV izlemekti. | Open Subtitles | ربما كان كل ما يفعله هو الجلوس ومشاهدة التفاز |
| Todd Feeney mi? Onun Tek yaptığı küçük kız kardeşi Judy'yi korumaktı. | Open Subtitles | كل ما فعله هو أنه قام بالدفاع عن أخته الصغيرة جودي |
| Tek yaptığı ekranda ki "gezgin"e bağırmaktı. | Open Subtitles | 528)}كلّ ما فعله كان صياحه السفر" على الشاشة |
| Tek yaptığı güvendiğini düşündüğü biriyle çıplak bir resim paylaşmaktı. | TED | كل ما فعلته هو مشاركة صورة عارية مع شخص اعتقدت أنه جدير بالثقة. |
| Tek yaptığı bu ilişkiyi bitirmekti. | Open Subtitles | لم يفعل إلا إنها علاقتنا |
| Tek yaptığı puding yemek bulmaca çözmek, daha çok puding yemek. | Open Subtitles | وكل ما فعله اكل بعض من السجق وحل الكلمات المتقاطعة واكل المزيد من السجق |
| Hayır. Hayatını işine adamıştı. Tek yaptığı koçluk ve yüzmekti. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} كلا، كرّس حياته لعمله، كلّ ما فعله كان التدريب والسباحة. |
| Denilebilir ki Bay Kearns'ün Tek yaptığı bunları yeni bir sıralama ile sunmaktı. | Open Subtitles | كل مافعله السيد كيرنس، هو ترتيبهم بنمط جديد، يمكنك قول هذا |
| Çünkü Tek yaptığı çürükleri önlemek! | Open Subtitles | لأنه كل مايفعله هو انه يمنع التجاويف بالاسنان |
| Siz domuzların Tek yaptığı oyun oynayıp, vergi ödemekten kurtulmak. | Open Subtitles | كل ما تفعلونه أيها الخنازير هو اللعب واستنزاف ما ندفعه من ضرائب |
| Tek yaptığı beni saatlerce yoğunlaşmak ya da nefes almak için yalnız bırakmak. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو تركي لساعات عديدة اركز او اتنفس |
| Son birkaç haftadır Tek yaptığı şey uyumak. | Open Subtitles | فى الأسابيع الأخيرة كل ما يفعله هو النوم |
| Tek yaptığı seni kollarıyla sarmak ve sımsıkı sarılmak olur bir gram bencillik olmadan. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو أن يحطيك بذراعيه. و يحضنك برقة دون أىة أنانية. |
| Tek yaptığı, senin tarzını "profesyonelleştirmek". | Open Subtitles | كل ما فعله هو تبني مهنتك و توجه للاحتراف |
| Tek yaptığı ufak tefek çarpıcı sayılabilecek kalpazanlıklar ile söylentilere göre bir kasaya girmek ve robot ayarlamaktan ibaret. | Open Subtitles | هيّا , كل ما فعله هو بضعة عمليات احتيال بسيطة إخترق خزنةً مزعومة |
| Babam çatlak orospunun biriyle kaçtığında annemin Tek yaptığı ağlamaktı. | Open Subtitles | حتى عندما تركنا والدي وهرب مع إمرأة أخرى كل ما فعلته هو البكاء |
| Tek yaptığı bu ilişkiyi bitirmekti. | Open Subtitles | لم يفعل إلا إنها علاقتنا |
| Kale yaparak bir saat geçirdik ve onun Tek yaptığı delik kazmaktı. | Open Subtitles | قضينا ساعة بناء قلعة الرمال، وكل ما فعله كان حفر حفرة. |