| telafi edecek yeşil gözleri olduktan sonra kızların sıskalığına aldırmam. | Open Subtitles | لا أمانع النحيلات ما دمن لديهن أعين خضراء للتعويض عن ذلك |
| Sonuç olarak, yarın sabah itibariyle herkesten, onun hatalarını telafi edecek 10 fikir bekliyorum. | Open Subtitles | و غدا صباحا اريد 10 أفكار للتعويض عن أخطائه |
| Ama diğer şeyleri telafi edecek kadar değil. | Open Subtitles | ولكن ليس بما فيه الكفاية للتعويض عن جميع الأشياء الأخرى. |
| Kadınlar, ek harcamaları telafi edecek. | Open Subtitles | الفتيات سيعوضن نفقاتك الزائده |
| Kadınlar, ek harcamaları telafi edecek. | Open Subtitles | الفتيات سيعوضن نفقاتك الزائده |
| Onu telafi edecek mavi gözleri olduktan sonra. | Open Subtitles | إن كانت عيناها زرقاوين للتعويض عن ذلك |
| Bunu telafi edecek, yeşil gözlere sahip oldukları sürece. | Open Subtitles | ما دمن لديهن أعين خضراء للتعويض عن ذلك |
| Harcamalarını telafi edecek kadar değil. | Open Subtitles | لا يكفي للتعويض عن التكاليف |
| Kendine gel Albert Chung hatasını telafi edecek bir şeyler yap. | Open Subtitles | لذا من الأجدى لك أن تتخلص من عادتك و تجد طريقة للتعويض عن (ألبرت تشانغ) |