| Şaka bir yana yardım etmek isterim, özellikle de sana ama banka Teminat olmadan 200,000 yen vermez. | Open Subtitles | لندع المُزاح جانباً وددت أن أقدم المساعدة خصوصاً أنها لكِ لكن البنك لايمكن أن يقرضني 200.000 بدون ضمانات |
| Hepimiz makul insanlarız. Teminat vermemize gerek yok. | Open Subtitles | جميعنا هنا رجال منطقيون ليس علينا اعطاء ضمانات كما لو كنا محامين |
| Eğer güvenlik meclisi on sene boyunca kendini güvenliğe adamazsa, özel sermayeyi çekmek için Teminat ortamı oluşmaz. | TED | إذا لم يستطع مجلس الأمن الإلتزام بالأمن على مدى عقد من الزمان وأن لا ترى أي ضمان ينتج إستثمارات خاصة |
| ya da bir devlet dairesinde kayıtlı olan ve insanların Teminat olarak gösterebileceği toprağa sahip olduğumuz bir sistem kuralı gibi. | TED | دعونا نحصل على نظام حيث ملكية الأرض المتسجلة في مكتب حكومي ، يمكن للناس أن تعهدها ضمان. |
| Kurumsal sigorta, Teminat mektubu, gereken her şey. | Open Subtitles | التأمين المتعلق بالشركات خطابات الضمان ، كل شئ |
| Eğer babanız da kızıma Teminat verirse, O sizindir. | Open Subtitles | وإذا كان والدك جعل لها الضمانات ، انها الخاصة بك. |
| Teminat olarak koyacak bir şeyiniz var mı? Otomobil kapsam içinde değil, fakat eviniz... | Open Subtitles | هل لديك ضمانة سيدة "هاربر" السيارة لا تكفي لكن |
| Hepimiz makul insanlarız. Teminat vermemize gerek yok. | Open Subtitles | جميعنا هنا رجال منطقيون ليس علينا اعطاء ضمانات كما لو كنا محامين |
| Hepimiz makul insanlarız. Teminat vermemize gerek yok. | Open Subtitles | جميعنا هنا رجال منطقيون ليس علينا اعطاء ضمانات كما لو كنا محامين |
| Teminat istemiyorum, Adamlarımın güvende olmasını istiyorum. | Open Subtitles | لا أريد ضمانات أريد أن تكون جماعتي بأمان |
| Teminat arıyorsan sana veremem. | Open Subtitles | إذا كنتِ تبحثين عن ضمانات فلا توجد أي ضمانات |
| Ama üst teğmenimi bir Teminat almadan yukarı göndermeyeceğim. | Open Subtitles | لكنني لن أرسل أحد الهامين لدي لأعلى دون ضمانات أولاً |
| Corleone'den kesin Teminat isterim. | Open Subtitles | و لكننى يجب أن أطلب ضمان واضح من كورليونى |
| Corleone'den kesin Teminat isterim. | Open Subtitles | و لكننى يجب أن أطلب ضمان واضح من كورليونى |
| Banka da benden kişisel olarak bir Teminat vermem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لدينا عجز في السيولة فيطلب البنك ضمان شخصي |
| Borcu ödeyemeyeceğimizi düşünüyorsan Teminat mektubu yanımızda. | Open Subtitles | انت قلق بشأن استرجاع مبلغ القرض ولدينا خطاب الضمان |
| Bu olay daha çok kefaletçiye verilen Teminat ya da garanti, değersiz ya da paraya çevrilemez olursa ortaya çıkar. | Open Subtitles | الآن، هذا يحدث غالباً بانتظام عندما يكون الكفالة أو الضمان المعطى لمؤمن الكفالة |
| - Eğer bir tane daha Teminat alırsa, yemin ederim ki... | Open Subtitles | أريد بعض الضمانات حول برنامج توظيف الأقلية |
| Teminat olarak şarap koleksiyonunu gösterdiyse koleksiyonu değersiz kılalım. | Open Subtitles | اذا كانت مجموعة النبيذ العتيقة هي الضمانات دعونا نجعل مجموعته العتيقة لا قيمة لها |
| bir Teminat vermek zorunda kaldık. | Open Subtitles | كانوا مطالبين بوضع ضمانة. |
| Yani, bu bir milyonu bağışlarken ilk bizi göz önünde bulunduracağınıza dair bana bir Teminat verebilirseniz buna minnettar kalırım. | Open Subtitles | إن كان بإمكانك إعطائى تأميناً .... بأنك ستفكر بنا أولاً قبل أن تعطى المليون إلى أى شخص آخر |
| Umarım bu yeterli Teminat sayılır. | Open Subtitles | حسناً, أعتقد أن هذا سوف يكون ضماناً كافياً |
| Ve ona güvenmemiz için bize 30000 dolar Teminat getirecek. | Open Subtitles | و يعطينا 30000 دولار كضمان حتى يتسنى لنا الثقة به |
| Acil krediler konusunda bankalara garantili Teminat verdik. | Open Subtitles | سوف نقبل بضمانة المصارف كقروض ضرائب جانبية |
| Merkezden yüzde 5 faizli Teminat vermeye onay çıktı. | Open Subtitles | صدّقَ المكتب الرئيسي للتو على وديعة جديدة مضمونة بفائدة 5 بالمئة. |
| Toby'de para yoktu eşyalarını Teminat olarak aldım. | Open Subtitles | ولم يكن (توبي) يملك المال، لذا أجل، أخذتُ أشياءه كضمانات. |
| Ama kayıpları ayyuka çıkınca yüzüğünü bana Teminat gösterdi. | Open Subtitles | و لكن بعد فترة أصبحت خسائره غير مقبولة و ووعدني بأن يقدم خاتمه كضمانة |