| Gökyüzünü temizler, bulutlar dağılır gece olunca binlerce yıldız görünür. | Open Subtitles | فهو ينظف الهواء وحين تنفصل الغيوم يمكننا رؤية المزيد من النجوم في الليل | 
| Bu kirli dünyayı ancak Kira temizler. | Open Subtitles | كيرا فقط من يستطيع أن ينظف هذا العالم القذر | 
| Güneşten gelen UV ışınları zararlı patojenlerin DNA'sını yok eder ve suyu temizler. | TED | الأشعة فوق البنفسجية من الشمس تدمر الحمض النووي للملوثات و مسببات الأمراض و تنظف المياه. | 
| Peki tamam, en azından yerdeki cam kırıklarını temizler misin? | Open Subtitles | حسن، لا بأس، هلا قمت على الأقل بتنظيف الزجاج المكسور؟ | 
| Sessiz orduların sokaklarını da temizler. | Open Subtitles | و يطهر الشوارع من الأسلحة الصامتة و بالتالى يمكننا الرقص | 
| Biraz çamurlu ama oldukça temizler. | Open Subtitles | يجب أن تفركي التراب عنها, لكنها نظيفة جداً بعد ذلك | 
| Işıkları kim kapattı? Genelde... eve sinirli veya moralim bozuk geldiğim zamanlar, dairemiz temizler, | Open Subtitles | أعتد في الماضي عندما كنت أعود للبيت محبط وغاضب ، أن أنظف الشقه | 
| En azından, bir avuç Wall Street dolandırıcısı kadar temizler. | Open Subtitles | على الأقل، نظيفين كمجموعة أسماك قرش "وول ستريت" يمكن أن يكونوا | 
| GloCoat'un patentli formülü kolayca temizler ve çabucak kurur. | Open Subtitles | منظّفجلوكوتزبتركيبتهالفريدة سينظف الاوساخ بسهولة ويجف بسرعه | 
| - Dedem diyor ki: Tod bizim evin oradaki arı kovanını temizler miymiş? | Open Subtitles | جدي يقول أنه يريدك أن تعرف أنه يمكنك أن تجعل تاو ينظف عش الدبابير الكبير تحت شرفتنا | 
| Kafana takma, belki bir gün şansın yaver gider de kocan Iraklı bir diktatörün havuzunu temizler. | Open Subtitles | لاتقلقي, ربما يأتيك الحظ .. ويمكن لزوجك أن ينظف المسبح لدكتاتور . عراقي يوم ما | 
| Onu öldürürler, kadın cesetle uzaklaşır, ve ufak Davey pisliği temizler, tıpkı Lucky'nin ona öğrettiği gibi. | Open Subtitles | هي تخبئ الجثة وديفي الصغير ينظف الفوضى كما علمه لاكي | 
| Dişleri temizler, ağzı tazeler ve ağız kokusunu tamamen yok eder. | Open Subtitles | انها تنظف الأسنان, وتنعش الفم وتزيل كل اثار روائح الفم ماذا ؟ | 
| Bir kasabaya geldiniz. Gazete satar, balık temizler veya çöp toplarsınız. | Open Subtitles | تبيع الصحف، أو تنظف سمكا أو تجمع القمامة | 
| Odanı temizler temizlemez Lima fasulyeni yiyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك تناول بعض الفول بمجرد أن تنظف غرفتك.. | 
| - Ne? Şu pis, kanlı kovadan iğrenç kokulu balık pisliklerini temizler misin? | Open Subtitles | هلا قمت بتنظيف أمعاء السمك الهلامي البخاري من ذلك الدلو المقرف الدموي ؟ | 
| Bu işlemde deniz hıyarları, döküntüleri parçalayıp besinleri geri dönüştürerek deniz tabanını temizler ve oksijenlendirir. | TED | بهذه العملية، يقوم خيار البحر بتنظيف وأكسجة قاع البحر عن طريق تحليل المخلّفات وإعادة تدويرالعناصر الغذائية. | 
| Arada sırada ağlamalısın, insanın ruhunu temizler. | Open Subtitles | مرة واحدة في حين انه يجب ان البكاء 'السبب فإنه يطهر الروح. | 
| - Gina şimdi getirdi. İşlendiler. temizler, iz yok. | Open Subtitles | أتت نتائج التحليل نظيفة لا وجود لحمض نووي أو بصمات | 
| Eskiden, eve sinirli veya moralim bozuk geldiğim zamanlar dairemi temizler, İskandinav mobilyalarımı cilalardım. | Open Subtitles | أعتد في الماضي عندما كنت أعود للبيت محبط وغاضب ، أن أنظف الشقه | 
| Tanıdığın birileri değil. temizler. | Open Subtitles | لا أحد تعرفينه إنهم جميعاً نظيفين | 
| Metabolizmanızı temizler. Saçınızın da daha parlak olmasını ve şekil almasını sağlar. | Open Subtitles | سينظف جسمك، ويجعل شعرك قابلًا للتسريح | 
| Çiftçi buğday hasadını topladıktan sonra samanı ateşe vererek ortalığı temizler. | Open Subtitles | بعد أن يحصد القمح يستخدم النار لتنظيف الحقل و حرقِ الهشيم | 
| Yengeç, sığınağının bir metre çevresindeki her kum zerresini temizler. | Open Subtitles | يستطيع السرطان الواحد من هذا النوع أن يمسح كل حبة رمل في محيط متر حول جحره. | 
| temizler misiniz lütfen. | Open Subtitles | المزيد من الغسول | 
| Birkaç günlüğüne bir yere gitsen? Bilirsin bazen gerçek hayat sorunlarından uzaklaşmak rüyalarını temizler. | Open Subtitles | ابتعد لبضعة ايام فالابتعاد عن المشاكل يصفي الاحلام | 
| Belki de başka bir şey o bulutları temizler. | Open Subtitles | أو ربما سيحصل أمر يزيلهم | 
| Onunla işte tanıştım. Har hafta çiçek dükkanına gelir ve temizler. | Open Subtitles | قابلتها بالعمل، فهي تأتي وتنظّف . محل الزهور كلّ أسبوع | 
| Pam ve Sheila ortalığı temizler. | Open Subtitles | ستقوم بام و شيلا بالتنظيف |