| Hepsi koyu saçlı, koyu renk gözlü beyaz tenli, solgun renkli. | Open Subtitles | كلهن لديهن شعر بني عينين بنيه ، بيضاء ، شاحبه البشرة |
| Şimdi, neredeyse tüm eyaletlerde koruyucu aileye giden siyah tenli çocuklar var. | TED | تقريبًا في كل ولاية، يذهب عدد كبير من الأطفال ذوي البشرة الداكنة إلى دور الرعاية. |
| Ela gözlü, siyah saçlı ve açık tenli olarak belirtmişsiniz. | Open Subtitles | لقد حددتم عيونٌ بنية و شعرٌ غامق و بشرة بيضاء |
| Birliğinizde senin gibiler açık tenli, Tre gibiler koyu tenli olarak mı ayrılıyordu? | Open Subtitles | وبرأيك، أكان الشباب في أخويتك ذوي بشرة فاتحة مثلك أم داكنة مثل تراي؟ |
| 30'larının başında, koyu tenli siyah saçlı, Avrupa aksanıyla konuşuyor. | Open Subtitles | في أوائل الثلاثينات، ببشرة داكنة شعر أسود، يتحدث بلهجة أوروبية |
| Asıl şu şapkalı, bembeyaz tenli sıska çocuğun kafası kesilmeli. | Open Subtitles | من هذا الغلام الهزيل و بشرته كبطن السمكة ويرتدي قبعة مطرية؟ |
| Beyaz tenli, açık tenli Ama benim için doğru ten değil | Open Subtitles | بشرة بيضاء، بشرة فاتحة، لكن بشرتي أنا غير مناسبة. |
| 33 yaşında, beyaz tenli, silahla vurularak omuzu parçalanmış bir kurbanımız var. | Open Subtitles | لدينا رجل قوقازي عمره 33 ضحية اطلاق نار اصيب في كتفه |
| İşte Vegas'tan gelen yanık tenli adam. | Open Subtitles | حسنآ. تبدو كرجل فى بشرة لاس فيجاس السمراء |
| Açık tenli insanlarda bu ekstra melanin cildi koyulaştırır ve bronzluk sağlar. | TED | بالنسبة لأصحاب البشرة الفاتحة، يجعل الميلانين الزائد بشرتهم أغمق وينتج الإسمرار. |
| Ve ben, onu uzun boylu, esmer tenli biri olarak hayal ettim. | TED | وأتخيله أن يكون طويل القامة، داكن البشرة. |
| Ya ölümlerini hatırlamamız gerekecek olan diğer acı içindeki koyu tenli kızlarımız? | TED | ماذا عن بناتنا ذوات البشرة السوداء اللواتي هنّ في ضائقة ولا يزالُ علينا أن نتذكر وفاتهن؟ |
| Açık tenli insanlar fazla dayanamaz derler. | Open Subtitles | يقولون أن أصحاب البشرة الناعمة لا يتحملون كثيراً |
| Koyu tenli, uzun saçlı, korkunç görünümlü Yeri aksanı ile konuşan. | Open Subtitles | بشرة داكنة ,شعر طويل, ذو هيئة مخيفة, يتحدث بلهجة هندية ؟ |
| Açık tenli siyahi veya Latin olabilir, tam olarak bilmiyorum. | Open Subtitles | يمكن أن يكون ذو بشرة سوداء فاتحة لاتيني، لا أدري |
| En beyaz tenli kadınlar Yunanlılardır. | Open Subtitles | تعرفين، النساء اليونانيات يملكن أنصع بشرة بياضاً على الإطلاق. |
| Tıpkı şu tablolardaki pembe tenli ve meyveli kadınlar gibi. | Open Subtitles | مثل هؤلاء اللوحات لنساء ببشرة وردية و فاكهة |
| Sadece 5 beyaz erkekle çıktım ve onların ikisi de açık tenli Meksikalıydı. | Open Subtitles | لقد واعدت، حوالي، خمسة رجال بيض وإثنـان منهمـا كــانـا مكسيكيان ببشرة بيضــاء. |
| Standart masum gözlü ve bebek tenli Bay Gray görüntüsüne bürünüyorlar. | Open Subtitles | يستعملون رجلا أبيض تقليديا عيناه بريئتان و بشرته ناعمه |
| Benim de, her ne kadar Cindy açık tenli olmamı sevdiği için güneş tepedeyken kullanmayacak olsam da. | Open Subtitles | وأنا أيضًا لكني قد لا أكون هنا خلال سطوع الشمس لأن سيندي تحب بشرتي فاتحة |
| Dediğine göre senden 10 yaş kadar genç, beyaz tenli bir adamla görülmüşsün. | Open Subtitles | قل بأنك تشاكلت مع رجل قوقازي آخر اصغر منك بعشر سنوات |
| Peki ya şu gizemli yanık tenli ve kelebek tokalı olan? | Open Subtitles | حسناً , ماذا عن السيده السمراء مع قطعه الفراشه؟ |
| Güzel saçları olan, açık tenli bir erkek arkadaşımın olmasını isterdim. | Open Subtitles | اتمنى ان يكون لي صديق ذا بشره فاتحة بشعر جميل |
| Esmer tenli, saçları biçimsiz kesilmiş. Omzunun arkasında sahibesinin damgası var. | Open Subtitles | سمراء البشرة، وشعرها خشن، وعلامة السخرة على ظهرها من ناحية الكتف. |
| Şık kısa saç kesimli, koyu tenli ve çok gülmeyen biri. | Open Subtitles | قصة شعرها قصير وأنيق وبشرة داكنة ولا تبتسم كثيراً |
| - Siyah saçlı, buğday tenli. - Muhtemelen erkek, muhtemelen kırklarında. | Open Subtitles | شعر اسود قوقازى من المحتمل لذكر فى الاربعين من العمر |
| Beyaz tenli bayanlar. | Open Subtitles | فتيات, قوقازيات |
| Bilirsin, şu koyu tenli, yakışıklı, kısa boylu çocuk. | Open Subtitles | تعرفينه , انه ذلك الشاب الأسمر الوسيم |