| Son bir saattir hareket etmeye başladı. Sözlü uyarılara tepki veriyor. | Open Subtitles | في الساعة الأخيرة , بدأ في التحرّك و يستجيب للمؤثّرات اللفظية |
| Belki yalnızca yüz değil vücudun herhangi bir bölgesine tepki veriyor. | TED | ربما لا يستجيب للوجوه فقط بل لبقية أعضاء الجسم أيضا |
| Belki insanla ilgili olan her şeye tepki veriyor, veya canlı olan veya yuvarlak olan her şeye. | TED | ربما يستجيب لأي شيء بشريّ أو أي كائن حيّ أو أي شيء دائري. |
| Fiziksel uyaranlara tepki veriyor. Tıpkı bir sinir sinyali gibi. | Open Subtitles | أنها تستجيب للمحفز المادي تماماً كما لو كان نبض عصبي |
| Nabız 120. Göz bebeklerinin ikisi de eşit tepki veriyor. | Open Subtitles | النبض 120, البؤبؤ يتفاعل بشكل طبيعى للضوء. |
| Öyle bir antipsikopat beyin ki, diğer insanların korkularını daha iyi anlayabiliyor ve amigdalası bu ifadeye daha fazla tepki veriyor ve belki ortalamadan çok daha büyük. | TED | دماغ معارض للسيكوباتية نوعاً ما، قادر على تمييز خوف الأخرين بشكل أفضل، لوزة دماغية ذات استجابة أعلى لهذا التعبير وربما بحجم أكبر من المتوسط كذلك؟ |
| Acıya aşırı tepki veriyor. Bu demek oluyor ki sinirler kaynaşmış. | Open Subtitles | هذه ردة فعل قوية للألم، هذا يعني أن الأعصاب قد اندمجت سوياً |
| Önümüzde uçan şu kuşa bakın. Araba ona tepki veriyor. | TED | شاهد هذا الطير الذي يطير أمامنا. السيارة تتفاعل مع ذلك. |
| Midendeki minik bir algılayıcıya tepki veriyor. | Open Subtitles | إنه يستجيب على الحساس الصغير الموجود في معدتك |
| Angel'in annesini arayacağım. Morgan'a tepki veriyor. | Open Subtitles | انا على وشك الاتصال بوالدة أنجل انه يستجيب لـ مورغان |
| Fakat herkesin DNA'sı bu projeye farklı şekilde tepki veriyor. | Open Subtitles | لكن الحمض النووي للجميع يستجيب بشكل مختلف لهذا المشروع |
| Pıhtı çözücüye iyi tepki veriyor ve kardiyo koşu testi mi ne yapıyormuşlar. | Open Subtitles | إنه يستجيب للعلاج المذيب للجلطات و أدخلوه لقسم الأمراض القلبية لفحص حالته. |
| Göz bebekleri ışığa tepki veriyor. Bu iyi. | Open Subtitles | بؤبؤ العين يستجيب للضوء هذا جيد |
| Mührü yapan kişi burda olmadığı halde bile, mühür tepki veriyor. | Open Subtitles | الختم يستجيب رغم أنه صانعه غير موجود |
| Ackerman üçüne de tepkili. Hatta kıpırdayıp uyku durumunda tepki veriyor. | Open Subtitles | آكمان" يستجيب للعوامل الثلاث" إنه حتى يتفاعل أثناء حالته التنويميه |
| Gördüğün gibi, her tür vurmalı sese hayat dolu bir tepki veriyor. | Open Subtitles | كما ترينها ، فهي تستجيب لأي صوت قرعي باهتزاز حيوي لوسطها |
| Ne maskenin ne de giysinin içindeki materyallere karşı alerjisi yok... - ...neye tepki veriyor? | Open Subtitles | ليس لديها أيّ حساسيّة لأيّ من المواد في القناع أو البدلة، لذا ما الذي تستجيب له؟ |
| Göz bebekleri ışığa zar zor tepki veriyor. | Open Subtitles | حدقة عينها بالكاد تستجيب للضوء |
| Bazen yüzeyin altında olan şeyler vardır. Derin iyoda tepki veriyor. | Open Subtitles | ثمة أمر مريب تحت السطح جلدك يتفاعل مع اليود |
| Göz bebeği tepki veriyor. Sam, yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | هناك استجابة للضوء سام أحتاج مساعدتك |
| Hmm...muhtemelen karaciğerin tepki veriyor. | Open Subtitles | اممم.. من المحتمل ان تكون ردة فعل من كبدك |
| Astronotlar yer çekimsiz ortamdayken vücutları hızla yaşlanıyor gibi tepki veriyor. | TED | عندما يتواجد رواد الفضاء في بيئة الجاذبية الصغرى تتفاعل أجسادهم كما لو أنهم يشيخون في العمر سريعًا. |
| Son günlerde. Bana olumlu tepki veriyor gibi göründü. | Open Subtitles | مؤخراً، وهي بدت كأنها متجاوبة معي. |
| Dış ve orta kulak iyi tepki veriyor. | Open Subtitles | أذناكَ الوسطى والخارجيّة تستجيبان جيّداً |