| Bilimde tesadüfi keşif alışılmış bir şeydir, fakat bunun için sevindirici bir tesadüften fazlası gerekir. | TED | فالاكتشاف عن طريق المصادفة ليس غريباً في المجال العلمي، ولكنّه يتطلب أكثر من مصادفة سعيدة. | 
| Ürünlerimizden biri olan yükleyicinin çalınması ve bugünkü terörist saldırılarında kullanılmış olması, tesadüften öte bir şeydi. | Open Subtitles | لم يكن الأمر مجرد مصادفة أن أحد منتجاتنا وهو الصاعق، قد سُرق واستُخدم في هجمات اليوم | 
| Balon Adam'a ait olduğunu düşündüğümüz kamyonette bulunduğu gerçeği apaçık tesadüften öte bir durum, değil mi? | Open Subtitles | حسناً في حقيقة الأمر إننا وجدناه في الشاحنة ألتي ضننا إنها لرجل المنطاد من الواضح انها أكثر من مصادفة | 
| Bu kitap, gördüğüm o şeyleri tarif ediyor, tesadüften öte bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | وهناك فصل في كتابها يشرح الأشياء التي أراها لا يمكن أن تكون هذه صدفة. | 
| Fakat bu küller ve sürü arasındaki bağlantı tesadüften daha fazlası. | Open Subtitles | لكن الوصلة بين هذا الرّماد وهذه القطعان أكثر من مجرّد صدفة بحتة | 
| Evet, bu adam evimizde çalıştı ama bu tesadüften ibaret, başka bir şey değil. | Open Subtitles | أعني أجل لقد عمل في منزلنا لكنها مجرد صدفة هذا لا شيء | 
| Bu tesadüften de öte, değil mi? | Open Subtitles | وأعتقد أن ذلك أكثر من مجرد صدفه . حسناً ؟ | 
| Yani, sizin gezilerinizin sona ermesi ile bir avcının geyik katletmesi ve velvetin yapmanız için gereken belirli organları çıkarması basit bir tesadüften ibaret. | Open Subtitles | إذاً، فهي مصادفة ، أنّه بنفس توقفك عن الذهاب برحلات بدأ صيّاد يذبح الأيائل | 
| Öyleyse dükkanında bunlardan olması, astronomik bir tesadüften ibaret. | Open Subtitles | اذن لابد انها مصادفة فلكية انك تخزن هذه هنا | 
| Bilmelisin ki burada sadece tesadüften fazlası var. | Open Subtitles | هذه أكثر من مجرد مصادفة كما تعلم | 
| Rastgelelik teorisi. Ki bu teori hepsinin basit bir tesadüften ibaret olduğunu söyler. | Open Subtitles | نظرية "العشوائية" و التي تقول أن كل شيء عبارة عن مصادفة | 
| Hayatımızda yaptığımız şeylerin tesadüften ibaret olmadığını yani. | Open Subtitles | ما نفعله في حياتنا ليس مصادفة. | 
| Zarf bir tesadüften ibaret olsa gerek. | Open Subtitles | الظرف بالتأكيد كان مصادفة مجنونة | 
| Bu tesadüften çok daha fazlası. | Open Subtitles | حسنا، هاذا أكثر من مجرد مصادفة | 
| Bunun tesadüften öte bir şey olduğuna dair kanıt var mı? | Open Subtitles | هل من أدلة تشير إلى أنّ ظهورها ليس صدفة | 
| Tanışmamız sıradan bir tesadüften fazlasıymışçasına... | Open Subtitles | وكأنَّ تقابلنا كان أكثر من محض صدفة | 
| Ama burada tesadüften öte bir durum var. | Open Subtitles | لكن مالدينا هنا هو أكثر من مجرد صدفة. | 
| Şu ana kadar tesadüften başka bir şey yok. | Open Subtitles | حتى الآن لا يتعدى الأمر مجرد صدفة | 
| Çok şanslı bir tesadüften faydalandı. | Open Subtitles | إنه يستفيد من صدفة سعيدة. | 
| Bence tesadüften daha öte bir şey. | Open Subtitles | اظن بأنه لم تكن صدفة | 
| İsmindeki falan hepsi bir tesadüften ibaret mi? | Open Subtitles | كل شئ مجرد صدفه ؟ | 
| Yaşam fizik ve kimyadan, ek olarak pek çok tesadüften ortaya çıkabilir. | TED | يمكن للحياة أن تنشأ من الفيزياء والكيمياء، بالإضافة للكثير من الحوادث. |