| Tamam, Dr. Hamza bunu tetikleyen bir şey olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | حسنا، اه قال الدكتور, حمزة شيئاَ أثار عليها هذا الصباح |
| Bu enflamasyonu tetikleyen genetik yada çevresel faktör var mı öğrenmeliyiz. Herkes yalan söyler sanırdım. | Open Subtitles | نريد أن نعرف بوجود أي سبب وراثي أو بيئي أثار ذلك الالتهاب المفاجئ |
| Tamam, peki bunu tetikleyen neydi? | Open Subtitles | حسناً، ومالذي أثار هذه المشاجرة؟ |
| Çok sinir bozucu ama cinayetleri tetikleyen ne? | Open Subtitles | ذلك عامل توتر جهنمي لكن ما الذي حفز جرائم القتل؟ |
| Evden ayrılmasını tetikleyen bir şey var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك شيء محدد حفز رحيله؟ |
| Eşinin intiharıyla ilgili anıları tetikleyen suyu bile anlayabildi. | Open Subtitles | إنها كانت قادرة أن تعرف ذلك المنفذ الذي يحفز ذكريات إنتحار زوجتك. |
| Sana beynin korku kısmını tetikleyen bir serum vereceğiz. | Open Subtitles | سأقوم بحقنك بمصل يحفز جزء من مخك يُعالج الخوف. |
| Geçmişte gördüğünüz bu görüntüleri tetikleyen bir şey olmaz mıydı? | Open Subtitles | ...لا يوجد شيء محدد أثار هذه الرؤى التي راودتك في الماضي؟ |
| Bu, moda olmadan önce seni tetikleyen neydi? | Open Subtitles | قبل ان يعرفه الجميع ما أثار ذلك؟ |
| Rüyalarımı tetikleyen de buydu. | Open Subtitles | وهو ما أثار أحلامي. |
| Cinayetleri tetikleyen bu. | Open Subtitles | هذا ما حفز عمليات القتل |
| Şüpheliyi tetikleyen Matthew'un ölümü olmalı. | Open Subtitles | موت (ماثيو) لا بد أنه ما حفز المشتبه للبدء |
| Birçok insan, onları tetikleyen şeyin ne olduğunu fark ettiğinde bilinçsizce dolaşmaları duruyormuş. | Open Subtitles | حالما يكتشفون ما قد يحفز ذلك |