| Tolman adında birinden mesajın var. | Open Subtitles | مرحباً، وصلتكَ رسالة من شخص يدعى (تولمان) | 
| Tolman Bunting için bir proje üzerinde çalıştığını öğrendik. | Open Subtitles | علمنا بأنكَ كنتَ تعمل على مسألة لدى (تولمان بانتينغ)؟ | 
| Noah vazgeçti. Birilerine zarar verecek şeyler yapmak istemediğini söyledi. Tolman için bu şeyi yapınca iyi oluyor. | Open Subtitles | رفض (نوا) ذلك، قال بأنه لا يريد فعل أمر يؤذي الآخرين وكأنّ ما يفعله لدى (تولمان) أفضل من ذلك | 
| Ama cihazı Tolman'a götürseydin seni bekliyor olurduk. | Open Subtitles | لكن إن سلّمته إلى (تولمان) فأنتَ تعلم بأننا سنكون بإنتظارك في البهو | 
| Korkusunun üzerine gittin. Cihazı alıp Tolman'a kendin verecektin. | Open Subtitles | لقد تلاعبتِ بخوفه، أردتِ أخذ الجهاز وتسليمه إلى (تولمان) بنفسكِ | 
| - Genelde bir adamla. Tolman Bunting. | Open Subtitles | بشكل عام مع شخص واحد (تولمان بانتينغ) | 
| Tolman Bunting'le konuştun mu? | Open Subtitles | هل تحدّثتَ إلى (تولمان بانتينغ)؟ | 
| Tolman'a vermeyeceğini biliyordun. Fiyatı ne olursa olsun. Mecbur kaldığın şeyi yaptın. | Open Subtitles | عرفتِ بقراره بعدم تسليمه لـ (تولمان) بأيّ ثمن لذا قمتِ بما شعرتِ أنه عليكِ... | 
| - Yeter, Bay Tolman. | Open Subtitles | هذا يكفي يا سيّد (تولمان ) | 
| Tolman, son bir şey var. | Open Subtitles | (تولمان)، أمر أخير... |