| İşte asıl sorulması gereken budur; çünkü bu durum yeterli kaynaktan yoksun olan her toplumun bir parçası olarak karşımızdadır. | TED | هذا هو السؤال الحقيقي ، لأن هذا هو شيء كان هناك، جزء من كل المجتمع. هذا يحرم من الموارد الكافية |
| Ve bu tören tüm toplumun gözleri önünde herkesin katılımıyla olmak zorundadır. | TED | وهذه المراسم يجب أن تقام أمام أعين المجتمع كله و بمشاركة الجميع. |
| Yaşlılar için sağlık ve bakım merkezleri kuruyoruz toplumun çeşitli yerlerinde. | TED | إننا نبني مراكز صحة للمسنين ومراكز صحية في جميع أنحاء المجتمع. |
| Bu değişkenlik özellikle yaşlıların yararlılığına ve o toplumun değerlerine bağlı. | TED | التفاوت ناتج وبشكل خاص عن فائدة كبار السن وعلى قيم المجتمع. |
| Yaşlılara karşı davranıştaki çeşitliliğin sebeplerinden bir diğeri de toplumun kültürel değerleri. | TED | المجموعة الأخرى من الأسباب لتفاوت التعامل مع المسنين هي القيم الثقافية للمجتمع. |
| Bu, her gün kulaklarımda dolanan sesti ve bu sesi; her kız, her gün toplumun yapmalarını istediği bir şeyi yapmadıklarında duyuyordu. | TED | كانت هذه هي الموسيقى التي أسمعها كل يوم وهي الموسيقى التي تسمعها الفتيات كل يوم عندما لا يفعلن ما يطلبه منهن المجتمع |
| Yenilikçi tasarım çözümlerini bütün toplumun sesini duymadığımız için göz ardı mı ediyoruz? | TED | كم تغاضينا عن حلول تصميم مبتكرة؛ بسبب عدم سماعنا لآراء المجتمع بجميع فئاته؟ |
| Ve gerçekten de, bu kavrayışı kullanarak toplumun ve insanların esenliklerini arttırabiliriz. | TED | و في الوقع، يمكن إستخدام هذه الرؤى لتحسين المجتمع وتحسين رفاه الإنسان |
| Diğerlerine göre o hala toplumun yürüyen, konuşan, üretken bir üyesi. | Open Subtitles | فهو لا يزال فردٌ منتج في المجتمع يستطيع المشي و الكلام |
| Medine'nin ilk camii gibi, tüm toplumun yardımı ile yapıldı. | Open Subtitles | كأول مسجد بنى فى المدينة وبمساعدة من أفراد المجتمع ككل |
| toplumun dışında yaşamayı seçmiş- -kontrol edebileceği bir çevrede yaşayan biri. | Open Subtitles | متوحد اختار العيش خارج المجتمع في بيئة يستطيع ان يتحكم بها |
| Benim gitmemi isteyen toplumun aynısı şimdi geri dönmemi ve onlara eşcinsellik hakkında konuşmamı istiyor, çünkü bu bir ikilem. | Open Subtitles | المجتمع ذاته الذى طلب منى أن أغادر يطلب منى الأن أن أعود و التحدث معهم عن المثلية الجنسية لأنها مُعضلة |
| Bu toplumun bir üyesi olarak kalmak istiyorsan bu standartlara uymanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تظل جزءاً من هذا المجتمع فأنصحك إذاً بأن تتبعها |
| Bu toplumun bir üyesi olarak kalmak istiyorsan bu standartlara uymanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تظل جزءاً من هذا المجتمع فأنصحك إذاً بأن تتبعها |
| Ben de evde toplumun üretici bir bireyi olmanın gururunu yaşıyordum. | Open Subtitles | كنتُ في الحقيقة أود أن أكون عضواً منتجاً في هذا المجتمع |
| Ama herkes böyle yapsaydı, toplumun işleyişi bozulurdu. Haydi ama! | Open Subtitles | و لكن إذا فعل الجميع هذا المجتمع لن يعمل جيداً |
| Ahlâktan çok kâra önem veren yozlaşmış bir toplumun sonucu bunlar. | Open Subtitles | إنّها نتيجة المجتمع المحطّم . حيثُ تأتي فيها الأرباح قبل الأخلاق |
| Yani, bu toplumun günümüzde biraz daha hoşgörülü olduğunu düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | أعني، أحب أن أعتقد بأن المجتمع متسامح اكثر بقليل هذه الأيام |
| Polisler bütün bunların ötesinde değildir. Aynı toplumun parçaları onlar da. | Open Subtitles | رجال الشرطة ليسوا فوق كل هذا فهم جزء من ذات المجتمع |
| Siyaset sınırlı bir alandır; en önemli mesele toplumun ahlaki yapısıdır. | TED | السياسات هي مجال مقيد؛ ما يهم حقا هو الطبيعة الأخلاقية للمجتمع. |
| Her toplumun, antik çağlara dayanan rüyalarla ilgili teorileri vardır. | Open Subtitles | كل مجتمع يعود إلى القدماء كان عنده النظريات بخصوص الأحلام |
| Demokrasiyi, çiçeklerin en kırılganı olarak görmemiz gerekirken toplumun sahip olduğu eşyalardan biri gibi görüyoruz. | TED | نرى الديمقراطية في حقيقتها ليست كالزهور الرقيقة الهشّة، لكننا نراها كجزء من مكونات مجتمعنا. |
| Şimdi toplumun üretken bir vatandaşı olarak başarabileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | وأَنا ممتنُ جداً أعتقد الآن أنني يُمْكِنُ أَنْ أَكون عضواً مُنْتِجاً في هذا المجتمعِ |
| Batı egemenliğinin sona ermesine rağmen, Batı pek çok toplumun işine müdahele etmeye ve araya girmeye devam ediyor. | TED | الان على الرغم من انتهاء الهيمنة الغربية استمر الغرب في التدخل و التدخل في شئون العديد من المجتمعات الأخرى |
| Daha eşit bir toplumun ortak bir vizyonla genç topluluğun üyesi olduklarını ve bu toplumda kendi güçleri olduğunu öğrendiler. | TED | علموا أنهم كانوا أعضاء في مجتمع من الشباب مع رؤية مشتركة لمجتمع أكثر عدالة، وتعلموا أن لديهم السلطة داخل هذا المجتمع. |
| Modern toplumla ilgili diğer şey ve neden bu endişeye yarattığı toplumun merkezinde insan-olmayan hiçbir şey olmamasıdır. | TED | الشيء الاخر المتعلق بالمجتمع الحديث، وسبب تسبيبه لهذا القلق، هو اننا لا نملك في مركزه شيء غير انساني. |
| Her büyük toplumun, her büyük uygarlığın güven kaynağı daima büyük bir donanma olmuştur. | Open Subtitles | كل مجتمع عظيم كل حضارة عظيمة دائماً تمتلك أسطول عظيم |
| Kendisi toplumun nüfuslu kişilerindendir. | Open Subtitles | فهو سند لمجتمعه |
| Ve şimdi bugüne kadar tanıdığım toplumlar kadar hoş bir toplumun içindeyim. | Open Subtitles | وأجد نفسى فى مجتمعا أكثر قبولا من أى مجتمعا أخر كنت فيه |
| toplumun parçaları toplayacak olması pek teselli edici değil yasaklamadan ziyade cezalandırma çok önemli. | Open Subtitles | , إنها ليست تعزية كبيرة حيث سيلتقى المُجتمع بالقطع ويتخلوا عنا بالثامنية الحديثة , حيث العقاب بدلاً من التحريم .. |
| Birleşmiş Milletler'in yıllıklarında 150... 130 toplumun demografik yapısına baktım. | TED | لقد فحصت مابين 130 إلى 150 مجتمع من خلال سجلات السكان السنوية بالأمم المتحدة |
| İnsanlar bilgilenmeye başladı ve bilgilendiklerinde feodal toplumun kurumları durma, donma, yıkılma noktasına geldi. | TED | بدأ الناس يتعلمون، وعندما تعلموا بدأت مؤسسات المجتمع الإقطاعي بالتوقف أو التجمد أو الفشل. |