| Hayır, bu yeterince tuhaf ve daha da tuhaflaşmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | إرحلي لا, هذا غريب, و أنا لن أدعه يصبح أكثر غرابة |
| tuhaf ve ürkütücü ayrıca ölü birini canlandıracak gibi hissediyorum. | Open Subtitles | هذا غريب و مخيف ، و أشعر وكأنني منعش الموتى |
| Bence tuhaf ve ürkütücüsün, ve seni hayatımın aşkına tercih edeceğimi düşünüyorsan, dünya üzerindeki en hayalperest insansın demektir. | Open Subtitles | أعتقد أنك غريب و مخيف و إن كنت تعتقد أني سأختارك بدلاًعنحب حياتي.. ستكون أكثر رجلاً ضالاً على وجه الأرص |
| Videocuya ve çizgi roman toplantılarına yaptığım yolculuklarda çok tuhaf ve mucizevi şeyler gördüm. | Open Subtitles | خلال سفرياتي لمحلات ألعاب الفيديو للإتفاقيات التجارية لقد رأيت الكثير من الأشياء الغريبة و المحيرة و من الصعب أن أقول |
| Dedektif benim kızım çok yani oldukça tuhaf ve gariptir. | Open Subtitles | ايها المحقق، ابنتي هي جدا... حسنا، هي منفردة جدا وغريبة |
| - Bu tuhaf ve acaip, biliyorum.. Ama en azından denemelisin. | Open Subtitles | أنا أعلم أنه هو غريب وغير حرج، ولكن انت يجب محاولة على الأقل. |
| Başımdan geçenlerin tuhaf son derece tuhaf ve acıklı çok acıklı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | .. و اقسمت انها غريبة للغاية. .. انها غريبة و مؤلمة .. انها مؤلمة بصورة رائعة |
| Benimle Bay Blake gibi insanlar tuhaf ve anlaşılmaz şeyler yaratır. | Open Subtitles | " الأشخاص مثلي ومثل السيد " بلايك يخلقون أشياء غريبة وخارقة للطبيعة |
| O, tuhaf ve korkutucuydu ve onun hakkında bir şey öğrenemedik. | Open Subtitles | لقد كان غريب و مُخيف. ولم نستطع العثور علي أي شئ من ورائه. |
| Biraz tuhaf ve alışılmışın dışında davrandığımı biliyorum ve bu seni geriyorsa özür dilerim ama... | Open Subtitles | و أعلم أنني غريب و غيّر تقليدي وآسفأن كانهذا يثيّرأعصابك.. |
| Bu evliliğin hata olduğunu biliyorum. Dorian'da tuhaf ve kötü bir şey var. | Open Subtitles | أعرف أن هذا الزواج خطأ "يوجد شيئ غريب و شرير في "دوريان |
| tuhaf ve sapıkça olmasına rağmen. | Open Subtitles | على الرغم من هذا قد كان غريب و خاطئ |
| Atomun keşfetmeleri için birbirlerini kutlama şansından önce ayakları kayıp, tuhaf ve o zamanlar korkutucu olan yeni bir dünyaya yuvarlandılar. | Open Subtitles | قبل أن تتاح لهم الفرصة كي يهنئ بعضهم البعض على اكتشاف الذرة انشق البساط من تحت أقدامهم و سقطوا في دوامة في عالم جديد غريب و مرعب |
| Nadir bir tür, tuhaf ve değişken davranışlara meyillidir. | Open Subtitles | سلالة نادرة، و تصرف غريب و غير منتظم |
| Hiç bu kadar tuhaf ve zorlama bir gülümseme görmedim. | Open Subtitles | مثل هذه الأبتسامة الغريبة و مصطنعة |
| "Cooper, Amelia'ya gelecekte olacak tüm tuhaf ve inanılmaz şeyleri anlattı. | Open Subtitles | "كوبر) أخبر (إيميليا))" "حول الأمور الغريبة و المذهلة التي يحتويها المستقبل، كالحواسيب" |
| tuhaf ve saçma hikayelerle ...birbirimizi kokutacak şeyler yapmayalım. | Open Subtitles | دعونا لا نخوفبعضناالبعض معقصصمجنونة وغريبة |
| Geldiğinde bana karşı soğuk, tuhaf ve kötü davranırsa sorun yok demektir. | Open Subtitles | وغريبة وقاسية معي عندها عظيم انه العمل كالعادة |
| Kitapta, "Yaşayanlar tuhaf ve sıradışı şeyleri görmezden gelir" diyor. | Open Subtitles | يقول: "الأحياء يتجاهلون كل ما هو غريب وغير عادي." |
| Kehanet, tuhaf ve olabildiğince kaba çizilmiş. | Open Subtitles | النبوءة غريبة و مرسومة بهمجية في أحسن الأحوال |
| Benimle Bay Blake gibi insanlar tuhaf ve anlaşılmaz şeyler yaratırlar. | Open Subtitles | " الأشخاص مثلي ومثل السيد " بلايك يخلقون أشياء غريبة وخارقة للطبيعة |