| Şimdiye kadar bulunan en muhteşem bölge şurada görülen turkuaz olanı... | TED | المنطقة الأكثر إثارة للإعجاب التي تمّ إيجادها لحدّ الآن هي هذه باللون الأزرق الفيروزي. |
| Azure, indigo, lacivert, açık lacivert, turkuaz gördüklerimi bir türlü karşılamıyor. | TED | السماويّ، النيلي، الكحلي، الأزرق الداكن الفيروزي: كل هذه الألوان لن تُنصف وصفي لذلك الأزرق. |
| Açık turkuaz renkli kumaş, omuzlara oturtulmuş ve omuzlarda elmas broşlarla tutturulmuş. | Open Subtitles | قماش الساتان الفيروزي على الأكتاف والأكتاف ممسوكة ببنسات |
| Oradalar, içeride, Ahayu:da, turkuaz, mısır, kabuk gibi hediyelerin ortasında 106 tane Savaş Tanrısı. Tişörtler bile... | TED | وها هم هناك، بالداخل، الأوهايودا، آلهة الحرب ال 106 موجودة وسط قرابين من الفيروز ودقيق الذرة والصدف حتى القمصان... |
| Beyaz kumlu plaj ve turkuaz su sizi bekliyor. | Open Subtitles | شواطئ برمال بيضاء، ومياه فيروزية بانتظاركِ |
| Sara'yı tutmak için tırabzandan eğildiğinde göbek halkan tırabzana basınç yaptı ve mikroskobik miktarda turkuaz ve gümüş kalıntıları bıraktı. | Open Subtitles | " عندما إنحنيت للقضيب لجذب " سارة خاتم السرة وضع طبعةً على القضيب مما ترك كميةً مجهرية من التركواز والفضة |
| Parti, 1964 model turkuaz renkli Mercury de olacak. | Open Subtitles | هناك سَيصْبَحُ a حزب في ذلك فيروز 1964 زئبق |
| turkuaz, sarı, ve şu anda üzerindeki. | Open Subtitles | التركوازي الواحد، الأصفر الواحد، والواحد هو يَلْبسُ الآن. |
| Pastel renkler düşünüyoruz, Sarı ya da turkuaz. | Open Subtitles | نحن نفكر في الظل الباستيل، و الاصفر أو الفيروزي. |
| turkuaz araca geri dönüyor. | Open Subtitles | يا إلهي , لقد عاد لإرتداء اللون الفيروزي |
| O turkuaz Sedona saçmalığını kaldıramıyorum. Bilirsin, bu kadınlara umut vermek mi istiyorsun? | Open Subtitles | لا يمكنني تحمل هراء "سيدونا" الفيروزي هل تريدين أن تمنحين تلك النساء أملاً؟ |
| En azından turkuaz takımında değiliz. | Open Subtitles | على الأقل لا نتواجد في الفريق صاحب اللون الفيروزي |
| turkuaz bolero, askılı tişört ve çizgili çorap. | Open Subtitles | الفيروزي المثير.. والازرق, و.. |
| turkuaz gök kubbe kaplanmış toz ve gözyaşıyla | Open Subtitles | من التراب والدموع الفيروز السمائى |
| Orayı iyi bilirim. turkuaz renkli sular. | Open Subtitles | أنا أعرفها ماءها , مثل الفيروز السائل |
| turkuaz ve gümüş boncuklar. | Open Subtitles | تكوين من حبات من الفيروز والفضة |
| - Hayır. turkuaz istedim. | Open Subtitles | لا،كنت اريدها فيروزية |
| - turkuaz su. | Open Subtitles | -بها مياه فيروزية |
| turkuaz sana çok yakışmış. | Open Subtitles | التركواز يبدو لوناً جميلاً على وجهك |
| O turkuaz ve gümüş kalıntısını görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد رؤية آثار التركواز والفضة |
| turkuaz isminde bir kızı nerede bulabilirim merak ediyordum. | Open Subtitles | هل من الممكن أن أسألك أين أجد فتتاة تدعي ( فيروز ) |
| Ve yakasında denizatı şeklinde olan turkuaz renkli gümüş iğne olsun. | Open Subtitles | وذلك الدبوس الفضي التركوازي علىهيئةفرسالبحر... |